13 Temmuz 2015 Pazartesi

aslının aslına doğru gel!

Ne zamana kadar imansızlığa doğru gideceksin?
küfre yönelme, ilerle, imana gel;
aslının aslına doğru gel!

sen zehri şifalı bir şerbet gibi gör; zehre sarıl!
sonunda nereden geldiğini düşün de
aslının aslına doğru gel!

bedeninle dünyaya aitsin, yeryüzünde yaşıyorsun;
ama mânâ bakımından gökyüzünde yaşayanlardansın.
yüce Allah’ın nur mahzeni sana verilmiş,
sen, ne olduğunu, nereden geldiğini düşün de
aslının aslına doğru gel!

kendinden kurtulmadan kendini bulamazsın.
kendinden geçersen, kendi varlığından arınmış,
binlerce tuzaktan kurtulmuş olursun.
aklını başına al nereden geldiğini düşün de
aslının aslına doğru gel!

sen nereden geldiğini, nereye gideceğini düşünmüyorsun;
şu dünya hayatından memnun, pek neşeli görünüyorsun.
yazık, yazık sana!
aklını başına al da
aslının aslına doğru gel!

bedenin şu alçak dünyanın bir parçası olabilir;
ama, iç âleminle paha biçilmez bir madensin.
mezarda toprakla dolacak olan şu iki gözünü kapa;
gizli olan gönül gözünü aç da
aslının aslına doğru gel!

dünya malına tapıyorsun; şehvet ve şöhret peşinde koşuyorsun;
istediğini alamayınca da üzülüyorsun.
içine düştüğün acıklı hali anla da
aslının aslına doğru gel!

sen, kayalar arasında bir lâlsin; ama bunun değerini bilmiyorsun.
aklını başına al, hakikati gör de
aslının aslına doğru gel!
(Divân-ı Kebîr, Gazel, I, 120)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder