Çün doğup tuttu cihân yüzünü hüsnün güneşi
Kim ola sevmeye bu vech ile sen mâhveşi
Türk ü Kürd ü Acem ü Hind'i bilir bunu ki sen
Hâşimî'sin Arabî'sin Medenî'sin Kureşî
Sen emîre kul olan her ne kadar müdbir ise
Bende-i mukbil olur misl-i Bilâl-i Habeşî
Dîg-i hikmetde pişirdi çün senin sevgini Hak
Cebreîl olsa nola matbahının hîme-keşi
Yerdeki daveti fevt ola gidem deyu göğe
Bağladın beline ey nûr bilâ-sâye taşı
Sensin ol püşt ü penâh-ı melek ü ins ü perî
Enbiyânın güzeli sevgilisi hûb u hoşı
Üzülüp ırk-ı Ebû Cehl gibi ebter olur
Sen Ebû'l-Kâsım ile kim ki tutarsa güreşi
Lâle benzer ki gül-i rûyuna indirmedi baş
Mug-ı hindû gibi yandı kararıp içi taşı
Kesilip başın ayakda göriser her ki senin
Yüzün izine sürüp koymaz ayağına başı
Parmağından akıtıp âb-ı revân-bahşı revân
Nice yüz bin kişiden def' idisersin ataşı
Ve'd-duhâ verdine Ve'l-leyl okuram sünbülüne
Rûşenî virdi budur küllü “gadâtin ve aşî"
Dede Ömer Ruşeni
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder