Tarîk-i aşka gir cânâ sevâd-ı mâsivâdan geç
Makâm-ı terk ü tecrîde erüb nefs ü hevâdan geç
Rızâ u emr-i Hakk'ı tut yapış bir dest-i mürşîde
Vücûd-i "allemel esmâ"yı bil şirk ü riyâdan geç
Hayâl-i nefs imiş âlemde hubb-i saltanat zevki
Telebbüs et libâs-ı fakri de havf ü recâdan geç
Âdemin ziyneti mâl ile değil ilm iledir
Cem'-i mâl etmek için nâs ile kavgâdan geç
Terkedip varlığını mahv edegör benliğini
Bezm-i irfân içinde kemâlât ile da'vâdan geç
"Bekâbillah"a yetmeklik dilersen sen de ey Hilmî
Hased buğz ü tama' kin tutma gel kibr-i fenâdan geç
Hilmi Dedebaba
30 Temmuz 2015 Perşembe
29 Temmuz 2015 Çarşamba
"Küntü kenz" in mebdeinden aşk u sevda "Hû" çeker
"Lâ"yı iskât eyleyenler dâim illâ "Hû" çeker
-----------------------------------------------------------
"Küntü kenz”in mebdei = Gizli hazinenin başlangıcı.
"Lâ"yı iskat eylemek = Yok demek olan "Lâ"yı kaldırmak
Can kulağın tut basîret gözlerin aç müddeî
Her bir eşyanın yüzünden her bir esma "Hû" çeker
-----------------------------------------------------------
Müddeî = İşin özünden habersiz, sözde kalanlar.
Esma = İsimler.
"Ahsen-i Takvîm" rumuzu "Alleme'l-esmâ" durur
Kâinatın zübdesi Mahbûb-ı Mevlâ "Hû" çeker
----------------------------------------------------------
Ahsen-i Takvîm = "Biz insanı en güzel şekilde yarattık" (Tîn Suresi: 4).
Alleme'l-esmâ = "Âdem'e bütün isimleri öğrettik" (Bakara Suresi: 31).
Kainatın zübdesi = Varlığın özü, insan.
Çık anâsır gömleğinden gir hüviyyet şehrine (1)
Yek nefes kılmış ihata zîr ü bâlâ "Hû" çeker (2)
--------------------------------------------------------
(1) = Toprak, su, hava, ateş" kaydını bırakıp zata dahil ol.
(2) = Bir nefes gibi yerler ve gökler (mahlukat) 'hû' çeker.
Hâki bâdı âbı âteş sen ne sandın zâhidâ (3)
İsm-i a'zamdır bular nakş-ı dilârâ "Hû" çeker (4)
-----------------------------------------------------------------
(3-4) = "Anasır bendi" ismi azamdır, sevgilinin resmidir.
Mekteb-i irfana gir oku hakîkat dersini
"Kâf u nûn" un menşeinden kûh u sahra "Hû" çeker (5)
-----------------------------------------------------------------
(5) = "Kün" ol ve yokol emri gereği dağ ve ova'hû" çeker.
Kâbız ismin mazharıdır bil bu hâkin aslını (6)
Kabza-i kudrettedir leyi ü nehâr "Hû" çeker (7)
-------------------------------------------------------------
(6) = Bu yeryüzü Kâbız (Kudret eli) nin görüntüsüdür.
(7) = Gece ve gündüz Allah'ın tasarrufunda (Kudret eli) "Hu" çeker.
Mazhar-ı Hayy olduğiyçün âb u bâdın aslı bil
Nefha-i Rahmânî'den dünyâ vü ukbâ "Hû" çeker
"İsm-i Rabbim" mazharı şems-i cihandır şübhesiz
Âleme oldur mürebbî seng-i hârâ "Hû" çeker
Nakşibendî'ler kurunca halka-i illâ-yı
Hû Keşf olur arz u semâvât arş-ı alâ "Hû" çeker
Hey taharetten habersiz rabıta bilmez hasis
Nefha-i âdem deminden cümle derya "Hû" çeker
Rabıta oldukça Sâmî Hazretine sâlikân
Ravza-i tevhîd misâli cismi hep yâ "Hû" çeker
Mürşid-i kâmil güneş sâlikler anın zerresi
Rabıta oldukça pîre cümle aza "Hû" çeker
Salihem bir benliğim var ariyettir ol dahi
Anı da şeyhim alırsa ağ u kara "Hû" çeker
Allah Allah ismini zikr eyle candan bir zaman
Ta müsemma aşkı nurundan dola leyl-u nehar
Bulsa dil sultan-ı aşkı rehzen-i dinden ne gam
Rehber-i dünden ganidir yoğ anınçun intizar
Aşkı söyle aşkı iste oku aşkı bil
Aşkı güş ol aşkı püş ol aşkı nüş ol aşkı har
Ta ki aşk olsun vucudun sende benlik kalmasın
Çünkü benlik kalmaz oldın ayn-ı aşk u şehriyar
Bir kabadır kamet-i insana bu şer-i şerif
Aşk ana atlas bitane akıl ana nakş u nigar
İkisi bir cinstir bil Şey-i vahittir Veli
Aşktır bahr-ı muhit ve akldır mevc u bihar
Akl-ı burhani gibi ger hüsn-i aşk olsa ayan
Perde-i vehm u hayalatı iderdi tar u mar
Cün nazrdan tay olur tomar evham u hayal
Pak olur mirad-i alem cümle kalmaz bir ğubar
Har-ı zar-ı kesret içre verd-i vahdet seyr iden
Arifin çeşminde Hakkı alem olmuş lalezar
İbrahim Hakkı
Ta müsemma aşkı nurundan dola leyl-u nehar
Bulsa dil sultan-ı aşkı rehzen-i dinden ne gam
Rehber-i dünden ganidir yoğ anınçun intizar
Aşkı söyle aşkı iste oku aşkı bil
Aşkı güş ol aşkı püş ol aşkı nüş ol aşkı har
Ta ki aşk olsun vucudun sende benlik kalmasın
Çünkü benlik kalmaz oldın ayn-ı aşk u şehriyar
Bir kabadır kamet-i insana bu şer-i şerif
Aşk ana atlas bitane akıl ana nakş u nigar
İkisi bir cinstir bil Şey-i vahittir Veli
Aşktır bahr-ı muhit ve akldır mevc u bihar
Akl-ı burhani gibi ger hüsn-i aşk olsa ayan
Perde-i vehm u hayalatı iderdi tar u mar
Cün nazrdan tay olur tomar evham u hayal
Pak olur mirad-i alem cümle kalmaz bir ğubar
Har-ı zar-ı kesret içre verd-i vahdet seyr iden
Arifin çeşminde Hakkı alem olmuş lalezar
İbrahim Hakkı
Âşksızlara verme öğüt,
Öğüdünden alır değil.
Âşksız âdem hayvan olur,
Hayvan öğüt bilir değil.
Eksik olman ehillerden, Kaçagörün cahillerden, Tanrı bîzâr bahîllerden, Bahîl didâr görür değil.
Kara taşa su koyarsan, Elli yıl ıslatır isen, Hemen taş gene bayağı, Hünerli taş olur değil.
Taştan çıkar türlü sular, Ayağında biter neler, Câhil gönlü taştan beter, Câhil gelmez gelir değil.
Boz yapalak, devlengece, Emek yime erte gece, Anın işi gözsepektir, Salıp ördek alır değil.
Şah balaban, şahin, doğan, Zihî övmüş onu öven. Doğan zaif olur ise Doğanlıktan kalır değil.
Ol 'iki cihân güneşi' Zâhir dünyasın değşirdi. Câhil onu öldü sanır, Ol hod ölmez öldü değil.
Yunus olma câhillerden, Irak kalma ehillerden, Câhil ne var mü'min ise, Câhillikten kalır değil.
Yunus Emre
Eksik olman ehillerden, Kaçagörün cahillerden, Tanrı bîzâr bahîllerden, Bahîl didâr görür değil.
Kara taşa su koyarsan, Elli yıl ıslatır isen, Hemen taş gene bayağı, Hünerli taş olur değil.
Taştan çıkar türlü sular, Ayağında biter neler, Câhil gönlü taştan beter, Câhil gelmez gelir değil.
Boz yapalak, devlengece, Emek yime erte gece, Anın işi gözsepektir, Salıp ördek alır değil.
Şah balaban, şahin, doğan, Zihî övmüş onu öven. Doğan zaif olur ise Doğanlıktan kalır değil.
Ol 'iki cihân güneşi' Zâhir dünyasın değşirdi. Câhil onu öldü sanır, Ol hod ölmez öldü değil.
Yunus olma câhillerden, Irak kalma ehillerden, Câhil ne var mü'min ise, Câhillikten kalır değil.
Yunus Emre
Serâser kâinâtın cânı sensin Yâ Resûlallah
Yine bu cânların cânânı sensin Yâ Resûlallah
Nigâh-ı iltifâtından olur dil mürdeler zinde
Bu haste dillerin lokmânı sensin Ya Resulallah
Güzellikte nazîrin yok bütün âlem sana âşık
Melâhat mülkünün sultânı sensin Yâ Resûlallah
Mürüvvet kıl kerem kânı beni şâyân-ı ihsân et
Dü âlemde mürevvet kânı sensin Yâ Resûlallah
Günâhkârım huzûrunda beni afveyle sultânım
Kulun Hazmî diler senden şefâat Yâ Resûlallah
Hazmi Efendi
Bu haste dillerin lokmânı sensin Ya Resulallah
Güzellikte nazîrin yok bütün âlem sana âşık
Melâhat mülkünün sultânı sensin Yâ Resûlallah
Mürüvvet kıl kerem kânı beni şâyân-ı ihsân et
Dü âlemde mürevvet kânı sensin Yâ Resûlallah
Günâhkârım huzûrunda beni afveyle sultânım
Kulun Hazmî diler senden şefâat Yâ Resûlallah
Hazmi Efendi
28 Temmuz 2015 Salı
Sen server-i kevneyn-i mufahhamsın efendim
Mansûr u muzaffer şeh-i âlemsin efendim
Sen pâdişeh-i a’zam u ekremsin efendim
Sultân-ı kerem şâh-ı mükerremsin efendim
Sensin sebeb-i mekremet-i âdem ü Havva
Sensin sebeb-i nâr-ı cahîm cennet ü Tûbâ
Sensin sebeb-i arz u semâ arş-ı muallâ
Sultân-ı kerem şâh-ı müsellemsin efendim
Ey kân-ı merâhim yem-i eltâf u inayet
Gark olsa nola sende şehâ dûzah u cennet
Sen rahmet-i âlemsin eyâ bahr-i şefâat
Sultân-ı kerem şâh-ı mükerremsin efendim
Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed’sin ezelden
Mahbûb-ı Hudâ şâhid-i sermedsin ezelden
Sen şâh-ı ser-efrâz-ı müeyyedsin ezelden
Sultân-ı kerem şâh-ı müsellemsin efendim
Uşşâkı gam-ı aşkın ile muhteşem eyle
Bî-çâreleri garka-i balır-i nı’am eyle
MÜŞTÂK-ı günah-kâra nigâh-ı kerem eyle
Sultân-ı kerem şâh-ı mükerremsin efendim
Müştak Baba
Mansûr u muzaffer şeh-i âlemsin efendim
Sen pâdişeh-i a’zam u ekremsin efendim
Sultân-ı kerem şâh-ı mükerremsin efendim
Sensin sebeb-i mekremet-i âdem ü Havva
Sensin sebeb-i nâr-ı cahîm cennet ü Tûbâ
Sensin sebeb-i arz u semâ arş-ı muallâ
Sultân-ı kerem şâh-ı müsellemsin efendim
Ey kân-ı merâhim yem-i eltâf u inayet
Gark olsa nola sende şehâ dûzah u cennet
Sen rahmet-i âlemsin eyâ bahr-i şefâat
Sultân-ı kerem şâh-ı mükerremsin efendim
Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed’sin ezelden
Mahbûb-ı Hudâ şâhid-i sermedsin ezelden
Sen şâh-ı ser-efrâz-ı müeyyedsin ezelden
Sultân-ı kerem şâh-ı müsellemsin efendim
Uşşâkı gam-ı aşkın ile muhteşem eyle
Bî-çâreleri garka-i balır-i nı’am eyle
MÜŞTÂK-ı günah-kâra nigâh-ı kerem eyle
Sultân-ı kerem şâh-ı mükerremsin efendim
Müştak Baba
Sanma zahid siz gibi aşk ehli harguş oldular.
Dest-i Haydardan muhibb-i ehl-i beyt-i Mustafa.
Menzil-i tecride erdi merd olanlar Hilmiya. .
Kondular tabut-ı aşka sanki bir kuş oldular.
Yatdılar hak-ı goristana içre hamuş oldular.
Çün arus-ı dehr-i tatlik eyleyip boş oldular.
Vardılar beyt-i beka üzre kefen-puş oldular.
Guş edip esrar-ı aşkı ehl-i menguş oldular.
Hilmi Dedebaba
Dest-i Haydardan muhibb-i ehl-i beyt-i Mustafa.
Menzil-i tecride erdi merd olanlar Hilmiya. .
Kondular tabut-ı aşka sanki bir kuş oldular.
Yatdılar hak-ı goristana içre hamuş oldular.
Çün arus-ı dehr-i tatlik eyleyip boş oldular.
Vardılar beyt-i beka üzre kefen-puş oldular.
Guş edip esrar-ı aşkı ehl-i menguş oldular.
Hilmi Dedebaba
26 Temmuz 2015 Pazar
Nûr-ı vechündür habîbüm kıble-i ulyâ bana
Ka’be-i dîdârun yüzündür Mescidi’l-aksâ bana
Kabe kavseyn olduğun bildüm anunçün ey nigâr
İki kaşındır senin mihrâb-ı ev ednâ bana
Ka’be-i dîdârun yüzündür Mescidi’l-aksâ bana
Kabe kavseyn olduğun bildüm anunçün ey nigâr
İki kaşındır senin mihrâb-ı ev ednâ bana
Ey sıfatın âyet-i hedinehü’s-sebil
Oldu zâtın nûr-ı sübhânellezi isrâ bana
Ahd ü peymân eyleyüp bağlandım aşkın bendine
Turre-i kisvelerden gider urvetü’l-vüska bana
Oldu zâtın nûr-ı sübhânellezi isrâ bana
Ahd ü peymân eyleyüp bağlandım aşkın bendine
Turre-i kisvelerden gider urvetü’l-vüska bana
Âb-ı zemzem menbaı çâh-ı zenehdânındadır
La’l-i nâbun çeşmesidir Kevser-i hamrâ bana
Ravza-i hüsnündür âşıklara Dârü’n-na’im
Cennet içre kâmetündür sidre-i tûbâ bana
La’l-i nâbun çeşmesidir Kevser-i hamrâ bana
Ravza-i hüsnündür âşıklara Dârü’n-na’im
Cennet içre kâmetündür sidre-i tûbâ bana
Bezm-i hâssından bu Hilmî bendeni dûr eyleme
Sensiz ey cânân gerekmez dünyâ vü ukbâ bana
Gazel-i müzeyyel şeklinde yazılmış diğer bir şiirde
Cismimi kıldım fedâ aşk ile cânân Ahmed’e
Sensiz ey cânân gerekmez dünyâ vü ukbâ bana
Gazel-i müzeyyel şeklinde yazılmış diğer bir şiirde
Cismimi kıldım fedâ aşk ile cânân Ahmed’e
Yalınız cismim değil olsu fedâ cân Ahmed’e
Hilmi Dedebaba
La deme gel zahid illa gizlidir ademdedir,
Alleme'l esma hem müsemma gizlidir ademdedir.
Alleme'l esma hem müsemma gizlidir ademdedir.
Can gözün bidar edip ibretle kılsan bir nazar,
Kudret-i bari-i te’ala gizlidir ademdedir.
Kudret-i bari-i te’ala gizlidir ademdedir.
Hızr ile Musa'ya hem binbir tekellüm eyleyen,
Hikmet-i Tur ile Sina gizlidir ademdedir.
Hikmet-i Tur ile Sina gizlidir ademdedir.
Mürsel-i mu’ciz-nüma kim mürdeler ihya eden,
Hemdem-i mehdi-i mesiha gizlidir ademdedir.
Hemdem-i mehdi-i mesiha gizlidir ademdedir.
Nur-ı Rabbü’l-alemindir, Rahmeten li'l-alemin,
Fazl- Ahmed, sırr-ı Taha gizlidir ademdedir.
Fazl- Ahmed, sırr-ı Taha gizlidir ademdedir.
Hazihi cennatu adn ve sidre-i huld-ı berrin,
Kevser u huri ve tuba gizlidir ademdedir.
Kevser u huri ve tuba gizlidir ademdedir.
Her nefes bu nüh felek, çarh üzre devran eyleyen,
Künbed-ü arş-ı mu’alla gizlidir ademdedir.
Künbed-ü arş-ı mu’alla gizlidir ademdedir.
Cümle eşyayı bir yüzden masna’ gösteren,
Aks-ı mir’at-ı mücella gizlidir ademdedir.
Aks-ı mir’at-ı mücella gizlidir ademdedir.
Hilmi'ya gel ademi bil, adem isen ademi,
Hatem ile mühr-i ulya gizlidir ademdedir
Hatem ile mühr-i ulya gizlidir ademdedir
Hilmi Dedebaba
Ömrüm bitirmiş viranemiyem
Aklın yitirmiş divanamiyem
Kanat vururum döner dururum
Yanar kururum pervanemiyem
Yaşlı gözlerim tutmaz dizlerim
Yolun izlerim mestanemiyem
Nedir bu halim artar melalim
Söyle a zalim biganemiyem
Söyle a zalim biganemiyem
Meczup sanırlar Mecnun tanırlar
Hep aldanırlar uryanemiyem
Hep aldanırlar uryanemiyem
Aşkı can feda olsa ne fayda
Aşk oku yayda kemanemiyem
Muzaffer Özak
Çatılmadan yerin göğün binası
Muallâkta iki nura düş oldum
Birisi Muhammed birisi Ali
Lahmike lahmi de bire düş oldum
Ezdi aşkın şerbetini hoş etti
Birisi doldurdu biri nuş etti
İkisi bir derya olup cuş etti
Lâl ü mercan inci dür’e düş oldum
Ol derya yüzünde gezdim bir zaman
Yoruldu kanadım dedim el’aman
Erişti carıma bir ulu sultan
Şehinşah bakışlı ere düş oldum
Açtı nikabını ol ulu sultan
Yüzünde yeşil ben göründü nişan
Kaf u nun suresin okudum o an
Arş-Kürs binasında yâre düş oldum
Ben Âdem’den evvel çok geldim gittim
Yağmur olup yağdım ot olup bittim
Bülbül olup Firdevs bağında öttüm
Bir zaman gül için hara düş oldum
Âdem ile balçık olup ezildim
Bir noktada dört hurufa yazıldım
Âdem’e can olup Sit’e süzüldüm
Muhabbet şehrinde kâra düş oldum
Mecnun olup Leyla için dolandım
Buldum mahbubumu inandım kandım
Gılmanlar elinden hulle donandım
Dostun visalinde nâra düş oldum
On dört yıl dolandım Pervane’likte
Sıtkı ismin buldum divanelikte
Sundular aşk meyin mestanelikte
Kırkların ceminde dara düş oldum
Sıdkı’yam çok şükür didare erdim
Aşkın pazarında hak yola girdim
Gerçek âşıklara çok meta verdim
Şimdi Hacı Bektaş Pir’e düş oldum
Nur-i cemali
Hakkın visali
Eyler tecelli
Bidost ahâli
Allah hu allah
La ilahe illallah
Talib-i hak'sen
Rehber dilersen
Hasen ile huseyn
Muhammed ali
Allah hu allah
La ilahe illallah
Kıl şeyhe hizmet
Ver kalbe safvet
Bulursun elbet
Bedr-i kemâli
Allah hu allah
La ilahe illallah
Canan gerekse
Vuslat dilerse
Cal tatlı nefse
Seyf-i celâli
Allah hu allah
La ilahe illallah
Gönülde Sıdkı
Yak nur-ı aşkı
Zikreyle hakk'ı
Rûz-i leyâli
Allah hu allah
La ilahe illallah
Sıdkı Baba
24 Temmuz 2015 Cuma
Hakikat kervanı geçti gidiyor
Varıp bir kelime sorabildin mi
Hakkın sancağını açmış gidiyor
Can gözünü açıp görebildin mi
Masivadan nasibimi almışım
Yürü dünya, sana mail olmuşum
Cümle yoldaşlardan geri kalmışım
Atını ileri sürebildin mi
Pir Sultan Abdal
Varıp bir kelime sorabildin mi
Hakkın sancağını açmış gidiyor
Can gözünü açıp görebildin mi
Masivadan nasibimi almışım
Yürü dünya, sana mail olmuşum
Cümle yoldaşlardan geri kalmışım
Atını ileri sürebildin mi
Pir Sultan Abdal
Hakîkat câmesin sanma cihânda her beden giydi
Libâs-ı müsteârı râh-ı Hakk'dan geçen giydi
Libâs-ı aşkı her ki sağa sola meyleden giymez
Anı ancak tarîk-i müstakîm üzre giden giydi
Abâ-yı Mustafâ'yı hiç kimse giymedi amma
Reh-i aşkında terk-i cân eden Veys-el Karan giydi
Açan cân gözlerin amma gül-i pîrâhen-i Yûsuf
Anı ol pîr-i Ken'ân sâhibü'l beytü'l hazen giydi
Cihân-kıymet olan âl-i abâ tâcın nice yıllar
Boyun büküp erenler meclisinde diz çöken giydi
Soyun kesret libâsından eriş "el fakru fahrî"ye
Bu fahr-i pür-safâyı câm-ı vahdetden içen giydi
Riyâ-pûşân ne mümkündür aşk u sevdâ kisvesin giymek
Harâbât kûşesine dost deyû postun seren giydi
Tarîk-i aşk içinde hırka-yı tecrîdi ey HAZMÎ
Cenâb-i Pîr Hüsâmeddîn Uşşâkî Hasan giydi
Hazmi Efendi
Libâs-ı müsteârı râh-ı Hakk'dan geçen giydi
Libâs-ı aşkı her ki sağa sola meyleden giymez
Anı ancak tarîk-i müstakîm üzre giden giydi
Abâ-yı Mustafâ'yı hiç kimse giymedi amma
Reh-i aşkında terk-i cân eden Veys-el Karan giydi
Açan cân gözlerin amma gül-i pîrâhen-i Yûsuf
Anı ol pîr-i Ken'ân sâhibü'l beytü'l hazen giydi
Cihân-kıymet olan âl-i abâ tâcın nice yıllar
Boyun büküp erenler meclisinde diz çöken giydi
Soyun kesret libâsından eriş "el fakru fahrî"ye
Bu fahr-i pür-safâyı câm-ı vahdetden içen giydi
Riyâ-pûşân ne mümkündür aşk u sevdâ kisvesin giymek
Harâbât kûşesine dost deyû postun seren giydi
Tarîk-i aşk içinde hırka-yı tecrîdi ey HAZMÎ
Cenâb-i Pîr Hüsâmeddîn Uşşâkî Hasan giydi
Hazmi Efendi
|
Elemez oldu unum eskimiş artık eleğim
Kefenim giyme günümde çıkarınca yeleğim
Lehime der mi acep sağdaki şahid meleğim
Bilmezem menzil-i ruhum hangi burçtadır feleğim
Kefenim giyme günümde çıkarınca yeleğim
Lehime der mi acep sağdaki şahid meleğim
Bilmezem menzil-i ruhum hangi burçtadır feleğim
Kaderin çarkını arzuma çevirmez bileğim
Sen çevir lutfen ilahi vuslatındır dileğim
Sen çevir lutfen ilahi vuslatındır dileğim
Vuslatın şartını kıldın gerçi kullara edeb
Senden olmazsa inayet sana vuslat ne aceb
Enbiya u evliya geldi takdirinle hep
Sen istersen küçücük bir fiili eylersin sebeb
Senden olmazsa inayet sana vuslat ne aceb
Enbiya u evliya geldi takdirinle hep
Sen istersen küçücük bir fiili eylersin sebeb
Kaderin çarkını arzuma çevirmez bileğim
Sen çevir lutfen ilahi vuslatındır dileğim
Sen çevir lutfen ilahi vuslatındır dileğim
Onsekiz bin alemi "kaf u nun"la dizeli
Şaşmadı seyrini bir şey menzilinde gezeli
Sen yarattın güzel Allah çirkin ile güzeli
Her şeyin halıkı sensin hükmün ise ezeli
Şaşmadı seyrini bir şey menzilinde gezeli
Sen yarattın güzel Allah çirkin ile güzeli
Her şeyin halıkı sensin hükmün ise ezeli
Kaderin çarkını arzuma çevirmez bileğim
Sen çevir lutfen ilahi vuslatındır dileğim
Sen çevir lutfen ilahi vuslatındır dileğim
Değilem kurbune layık yüzümün karesi var
Kulluğunda cismimin ah şugl avaresi var
Lutfedersen vuslatın elbet bir çaresi var
Dilde lakin hicrinin suzişli bir yaresi var
Kulluğunda cismimin ah şugl avaresi var
Lutfedersen vuslatın elbet bir çaresi var
Dilde lakin hicrinin suzişli bir yaresi var
Kaderin çarkını arzuma çevirmez bileğim
Sen çevir lutfen ilahi vuslatındır dileğim
Sen çevir lutfen ilahi vuslatındır dileğim
Kulun Hadi sana layık ameli yok neylesin
Sa'd-i vakt-i ruha vayhet dilediğini dilesin
Senden özge kime ya rab derd-i hicrin söylesin
Sen ilham et rızan neyse onu öyle eylesin
Sa'd-i vakt-i ruha vayhet dilediğini dilesin
Senden özge kime ya rab derd-i hicrin söylesin
Sen ilham et rızan neyse onu öyle eylesin
Kaderin çarkını arzuma çevirmez bileğim
Sen çevir lutfen ilahi vuslatındır dileğim
Sen çevir lutfen ilahi vuslatındır dileğim
Anonim
Dil derdine derman u deva aşk-ı Muhammed
Uşşaka gıda subh u mesa ism-i Muhammed.
Cinlerle beşer vechine hayrandır o şahın
Devlet bağının goncasıdır ruy-i Muhammed
Hep hep leylü nehar ah ide ve dertli gönüller
Aşıkların kıblesidir şehri Muhammed
Anonim
Uşşaka gıda subh u mesa ism-i Muhammed.
Cinlerle beşer vechine hayrandır o şahın
Devlet bağının goncasıdır ruy-i Muhammed
Hep hep leylü nehar ah ide ve dertli gönüller
Aşıkların kıblesidir şehri Muhammed
Anonim
Biz aşıkı şeydayız Müştak-ı cemaliz biz
Hayranı temaşayız, Müştak-ı Cemaliz biz.
Biz bülbülü gül zarız, her şamu - seher zarız
Biz bende-i Mevla’yız Müştak-ı Cemaliz biz.
Ne Talib-i dünyayız, ne Ragıb-ı ukbayız
Biz Aşık-ı Billâhız Müştak-ı Cemaliz biz.
Biz nağme-i tamburuz, avaz ile meşhuruz
Zahitlere mesturuz, Müştak-ı Cemaliz biz.
Biz Arif-i Agâhız, biz aşıkı Billâhız
Maşuk ile hemrahız, Müştak-ı Cemaliz biz.
Müştak Baba
Hayranı temaşayız, Müştak-ı Cemaliz biz.
Biz bülbülü gül zarız, her şamu - seher zarız
Biz bende-i Mevla’yız Müştak-ı Cemaliz biz.
Ne Talib-i dünyayız, ne Ragıb-ı ukbayız
Biz Aşık-ı Billâhız Müştak-ı Cemaliz biz.
Biz nağme-i tamburuz, avaz ile meşhuruz
Zahitlere mesturuz, Müştak-ı Cemaliz biz.
Biz Arif-i Agâhız, biz aşıkı Billâhız
Maşuk ile hemrahız, Müştak-ı Cemaliz biz.
Müştak Baba
Bir katre iken bahr-i bîpâyân olur Allah diyen Zerre iken hurşid-i dırahşân olur Allah diyen Feyz-i envâr-ı ilâhî cezbeder hâl-i dili Ey hudâvend vâsıl-ı Rahmân olur Allah diyen Sırr-ı "lâ havfün aleyhim" âyetin tebşîr ile Nâil-i fermûde-i Kur'ân olur Allah diyen Aşk ile Allah diyenler sûretâ olsa fakîr Ma'nâda bir Yûsuf-i Ken'ân olur Allah diyen Dil "ene'l hak" nâlezen olmazsa Hâmid Hakk ile Sanma böyle lafz ile insân olur Allah diyen
Anonim
Alem-i nasuta halk uryan gelir, uryan gider;
Gah olur er hamdan bi-can gelir, bi-can gider . . .
Merkez-i bestiye imed şüd eden cümle nüfus,
Her biri bir dert ile giryan gelir, giryan gider . . .
Ziynet-i arz-u semayı seyreden ebi-i nazar,
Sani'in sun'un görüp hayran gelir, hayran gider . . .
Rahm-i maderden doğan etfal uşş8k-ı al'e,
Alem-i ulviyyete insan gelir, insan gider . . .
Hep mezahirde tecelliyat-ı Hakkı fehmeden,
Arif-i billah olur irfan gelir, irfan gider . . .
MEN AREF esranna vakıf olan ehl-i vela'
Bezı;n-i hassı vahdete handan gelir, handan gider ...
Hanedan-ı ehl-i beyt-i Mustafa'yı sevmeyen,
Esfel-i süfliyyete nadan gelir, nadan gider . . .
Ademiyyet rütbesin derk etmeyen bagi olur,
Emr-i Hakkı tutmayan şeytan gelir, şeytan gider ...
Gülistan-ı Kerbela'yı zikredip Hilmi Dede,
Bülbül-ü şeyda gibi nalan gelir, nalan gider . . .
Mehmed Hilmi Dedebaba
Gah olur er hamdan bi-can gelir, bi-can gider . . .
Merkez-i bestiye imed şüd eden cümle nüfus,
Her biri bir dert ile giryan gelir, giryan gider . . .
Ziynet-i arz-u semayı seyreden ebi-i nazar,
Sani'in sun'un görüp hayran gelir, hayran gider . . .
Rahm-i maderden doğan etfal uşş8k-ı al'e,
Alem-i ulviyyete insan gelir, insan gider . . .
Hep mezahirde tecelliyat-ı Hakkı fehmeden,
Arif-i billah olur irfan gelir, irfan gider . . .
MEN AREF esranna vakıf olan ehl-i vela'
Bezı;n-i hassı vahdete handan gelir, handan gider ...
Hanedan-ı ehl-i beyt-i Mustafa'yı sevmeyen,
Esfel-i süfliyyete nadan gelir, nadan gider . . .
Ademiyyet rütbesin derk etmeyen bagi olur,
Emr-i Hakkı tutmayan şeytan gelir, şeytan gider ...
Gülistan-ı Kerbela'yı zikredip Hilmi Dede,
Bülbül-ü şeyda gibi nalan gelir, nalan gider . . .
Mehmed Hilmi Dedebaba
Acep ol ruhlâri gül dîde-i hûnum göremî
Lûtfedip vâd-î firkâtte bu hâlim soramî
Dest-i kudretle ciger zâhmine merhem vuramî
Medet ey derd-i senem derdime derman aramî
Vâktidir dem be dem artar yüregimin veremî
Anonim
Lûtfedip vâd-î firkâtte bu hâlim soramî
Dest-i kudretle ciger zâhmine merhem vuramî
Medet ey derd-i senem derdime derman aramî
Vâktidir dem be dem artar yüregimin veremî
Anonim
Senin Hicran-ı Aşkınla İlâhi, Aşıkan Ağlar
Risalin Derdine Düşmüş, Hemen Halk-ı Cihân Ağlar
Risalin Derdine Düşmüş, Hemen Halk-ı Cihân Ağlar
Erişmezse Eğer İlahî Taknetudan Aleme Rahmet
Beşer Ağlar, Melek Ağlar, Bütün Kevn-ü Mekan Ağlar
Beşer Ağlar, Melek Ağlar, Bütün Kevn-ü Mekan Ağlar
Firakın Ateşi Dilde Devam Eylerse Sûbhanım
Gözüm Ağlar, Gönül Ağlar, Beden De Gizli Can Ağlar
Gözüm Ağlar, Gönül Ağlar, Beden De Gizli Can Ağlar
Terahhumla Nazar Kılmaz İsen Mücrimlere Yâ Rab!
Velî Ağlar, Nebî Ağlar, Zemin-ül Asuman Ağlar
Velî Ağlar, Nebî Ağlar, Zemin-ül Asuman Ağlar
Perişan Halime Rahmet, Gedâdır Aşıkın Hayder
Bağışla Cürmü İsyanım, Senin İçin Her Zaman Ağlar.
Bağışla Cürmü İsyanım, Senin İçin Her Zaman Ağlar.
Anonim
Şem'e düşen pervâneler
Gelsin bir hoşça yanalım
Aşka düşen divâneler
Gelsin bir hoşça yanalım
Yanmaktır bizim kârımız
Harcedelim hep varımız
Pervâneler yâranımız
Gelsin bir hoşça yanalım
Varım söylen şol bülbüle
Neden âşık olmuş güle
Ermek istersen ol Kül'e
Gelsin bir hoşça yanalım
Bülbül yuvan yıkıldı mı
Yavrun yere döküldü mü
Ölüm sana dokundu mu
Gelsin bir hoşça yanalım
Nesimî döğünsün taşlar
Akıtalım gözden yaşlar
Hak tariktir hey kardaşlar
Gelsin bir hoşça yanalım
Gelsin bir hoşça yanalım
Aşka düşen divâneler
Gelsin bir hoşça yanalım
Yanmaktır bizim kârımız
Harcedelim hep varımız
Pervâneler yâranımız
Gelsin bir hoşça yanalım
Varım söylen şol bülbüle
Neden âşık olmuş güle
Ermek istersen ol Kül'e
Gelsin bir hoşça yanalım
Bülbül yuvan yıkıldı mı
Yavrun yere döküldü mü
Ölüm sana dokundu mu
Gelsin bir hoşça yanalım
Nesimî döğünsün taşlar
Akıtalım gözden yaşlar
Hak tariktir hey kardaşlar
Gelsin bir hoşça yanalım
Kul Nesimi
Şehitlerin ser çeşmesi,
Enbiyanın bağrı başı,
Eyliyanın gözüyaşı,
Hasan ile Hüseyindir.
Kerbelanın yazıları,
Şehit olmuş gazileri,
Fatıma ana kuzuları,
Hasan ile Hüseyindir.
Hazreti Ali babaları,
Muhammeddir dedeleri,
Arşın çifte küpeleri,
Hasan ile Hüseyindir.
Kerbelanın yazıları,
Şehit olmuş gazileri,
Fatıma ana kuzuları,
Hasan ile Hüseyindir.
Yunus der ki dünya fani,
Bizden evvel gelen hani?
Sekiz cennetin sultanı,
Hasan ile Hüseyindir.
Kerbelanın yazıları,
Şehit olmuş gazileri,
Fatıma ana kuzuları,
Hasan ile Hüseyindir.
Yunus Emre
Enbiyanın bağrı başı,
Eyliyanın gözüyaşı,
Hasan ile Hüseyindir.
Kerbelanın yazıları,
Şehit olmuş gazileri,
Fatıma ana kuzuları,
Hasan ile Hüseyindir.
Hazreti Ali babaları,
Muhammeddir dedeleri,
Arşın çifte küpeleri,
Hasan ile Hüseyindir.
Kerbelanın yazıları,
Şehit olmuş gazileri,
Fatıma ana kuzuları,
Hasan ile Hüseyindir.
Yunus der ki dünya fani,
Bizden evvel gelen hani?
Sekiz cennetin sultanı,
Hasan ile Hüseyindir.
Kerbelanın yazıları,
Şehit olmuş gazileri,
Fatıma ana kuzuları,
Hasan ile Hüseyindir.
Yunus Emre
Zalimler el urup hep şemşir-i canrübâya
Kasdettiler serâpa evlâd-ı Mustafâ'ya
Devran olup müsâit ol kavm-i bîhayâya
İslam dündü bîdâdî serhadd-i intihâya
Kimler eder tahammül ya Rab bu iptilâya
Âmâc edip vücûdun bin nâvek-i kazâya
Düştü Hüseyn atından sahra-ı Kerbelâ'ya
Cebrail var haber ver sultan-ı Enbiyâ'ya.
Cûş eyleyip belâya manend-i mevc-i tûfân
Keşi-i Ehl-i Beyt'i kıldı şikest ü virân
Maktul olup serâser ashâb-ı âli zîşan
Yektârev oldu ol meh çün âfitab-ı rahşân
Her yandan etti savlet hınzîr-veş Yezîdân
Sertâbepâ vücudun zahm eyleyüp kızıl kan
Düştü Hüseyn atından sahra-ı Kerbelâ'ya
Cebrail var haber ver Sultan-ı Enbiyâ'ya.
Ahsâb-ü âlinin hep kibari ve sigari
Bir bir kılup önünde azm-i huzûr-i Bâri
Dilteng edip susuzluk tâ arşa oldu sâri
Ezvac-ı tâhiratın feryâd-ı bîkârları
Her yüzden etti tazyik a'dâ o şehriyârı
Âhir çıkup elinden dâmân-ı ihtiyârı
Düştü Hüseyn atından sahra-ı Kerbelâ'ya
Cebrail var haber ver sultan-ı Enbiyâ'ya.
Yârân edip serâpa mest-i mey-i şehâdet
Meydanda kaldı tenha ol mihr-i ecv-i hâcet
Bu hâl olup adûya sermâye-i cesâret
Etrafın aldı birden ol kavm-i pür dahâlet
Yetmiş iki yerinden mecruh olup nihâyet
Bundan ziyâde harbe Hak vermeyüp icâzet
Düştü Hüseyn atından sahra-ı Kerbelâ'ya
Cebrail var haber ver sultan-ı Enbiyâ'ya
Ol şâh-ı dinpenâhı tenha görünce düşman
Etti hücûm-u savlet şiddetle her taraftan
Bir hâle vardı âhir zanm-ı hadeng-i âhen
Manend-i kasr-ı cennet cisminde oldu rûşen
Envâ-ı yârelerden her canibinde revzen
Kâzım olup nihâyet bîtâb harb ederken
Düştü Hüseyn atından sahra-ı Kerbelâ'ya
Cebrail var haber ver sultan-ı Enbiyâ'ya
Kâzım Paşa
Kasdettiler serâpa evlâd-ı Mustafâ'ya
Devran olup müsâit ol kavm-i bîhayâya
İslam dündü bîdâdî serhadd-i intihâya
Kimler eder tahammül ya Rab bu iptilâya
Âmâc edip vücûdun bin nâvek-i kazâya
Düştü Hüseyn atından sahra-ı Kerbelâ'ya
Cebrail var haber ver sultan-ı Enbiyâ'ya.
Cûş eyleyip belâya manend-i mevc-i tûfân
Keşi-i Ehl-i Beyt'i kıldı şikest ü virân
Maktul olup serâser ashâb-ı âli zîşan
Yektârev oldu ol meh çün âfitab-ı rahşân
Her yandan etti savlet hınzîr-veş Yezîdân
Sertâbepâ vücudun zahm eyleyüp kızıl kan
Düştü Hüseyn atından sahra-ı Kerbelâ'ya
Cebrail var haber ver Sultan-ı Enbiyâ'ya.
Ahsâb-ü âlinin hep kibari ve sigari
Bir bir kılup önünde azm-i huzûr-i Bâri
Dilteng edip susuzluk tâ arşa oldu sâri
Ezvac-ı tâhiratın feryâd-ı bîkârları
Her yüzden etti tazyik a'dâ o şehriyârı
Âhir çıkup elinden dâmân-ı ihtiyârı
Düştü Hüseyn atından sahra-ı Kerbelâ'ya
Cebrail var haber ver sultan-ı Enbiyâ'ya.
Yârân edip serâpa mest-i mey-i şehâdet
Meydanda kaldı tenha ol mihr-i ecv-i hâcet
Bu hâl olup adûya sermâye-i cesâret
Etrafın aldı birden ol kavm-i pür dahâlet
Yetmiş iki yerinden mecruh olup nihâyet
Bundan ziyâde harbe Hak vermeyüp icâzet
Düştü Hüseyn atından sahra-ı Kerbelâ'ya
Cebrail var haber ver sultan-ı Enbiyâ'ya
Ol şâh-ı dinpenâhı tenha görünce düşman
Etti hücûm-u savlet şiddetle her taraftan
Bir hâle vardı âhir zanm-ı hadeng-i âhen
Manend-i kasr-ı cennet cisminde oldu rûşen
Envâ-ı yârelerden her canibinde revzen
Kâzım olup nihâyet bîtâb harb ederken
Düştü Hüseyn atından sahra-ı Kerbelâ'ya
Cebrail var haber ver sultan-ı Enbiyâ'ya
Kâzım Paşa
Vardım kırklar yaylasına
Gel berü hey can dediler
Yüz sürdüm ayaklarına
Gir işte meydan dediler
Kırklar bir yerde durdular
Yerlerinden yer verdiler
Meydana sofra serdiler
El lokmaya sun dediler
Erenler gönlü ganidir
Yuduğu kalbi arıdır
Gelişin kandan beridir
Söyle ey ihvan dediler
Gir semaa bile oyna
Silinsin pak olsun ayna
Kırk yıl bir kazanda kayna
Daha çiğsin yan dediler
Gördüğünü gözün ile
Söyleme sen sözün ile
Andan sonra bizim ile
Ol sen de mihman dediler
Düşme dünya mihnetine
Talib ol Hak hazretine
Ab-ı Kevser şerbetine
Parmacığın ban dediler
Şah Hatayi'm nedir halin
Dua edip kaldır elin
Kesegör gıybetten dilin
Cümlemiz yeksan dediler
Hatayi
Şu Benim Divane Gönlüm
Yine Hubdan Huba Düştü
Mah Cemalin Şulesine
Çalkalanıp Göle Düştü
Kiminin Meskeni Külhan
Kimi Derviş Kimi Sultan
Kimi Öz Yarine Mihman
Bana Yardan Cüda Düştü
Kimisi Yar İle Gezer
Kimi Canından Bezer
Kimi Atlas Libas Giyer
Şükür Bana Aba Düştü
Kul Yusuf'um Der Bu Demler
Gözümden Akıttın Nemler
Benim Çektiğim Bu Sitemler
Bana Yardan Reva Düştü.
Kul Yusuf
Yine Hubdan Huba Düştü
Mah Cemalin Şulesine
Çalkalanıp Göle Düştü
Kiminin Meskeni Külhan
Kimi Derviş Kimi Sultan
Kimi Öz Yarine Mihman
Bana Yardan Cüda Düştü
Kimisi Yar İle Gezer
Kimi Canından Bezer
Kimi Atlas Libas Giyer
Şükür Bana Aba Düştü
Kul Yusuf'um Der Bu Demler
Gözümden Akıttın Nemler
Benim Çektiğim Bu Sitemler
Bana Yardan Reva Düştü.
Kul Yusuf
Muhammed bağının gülüdür Ali,
Bülbüller ötüşür, dilidir Ali,
Âşıklar yâr için düşmüş yollara,
Hakikat ehlinin yoludur Ali.
Muhammed Ali'ye canımız feda,
Bir dediler bize şah ile keda,
Ayrı görenleri sevmezmiş Hüda,
Vahdet bahçesinin gülüdür Ali.
Gel Ali'nin Ehli Beyt'i olalım,
On sekiz bin âlemlere dolalım,
Ol şahı merdandan nasip alalım,
Hak şehidlerinin kanıdır Ali.
Tevhid deryasına dalanlar bilir,
Vilâyet bahrinde Ali'yi bulur,
Şahlar şahın gören imana gelir,
Âşık Niyazi'nin canıdır Ali.
Aşık Niyazi
Ey hàliku ey lâ yezâl,
Yâ vàhidu yâ zel-celâl,
Ey pâdîşâh-ı bî-zevâl,
Yessir lenâ hayral-umûr!
Yâ vàhidu yâ zel-celâl,
Ey pâdîşâh-ı bî-zevâl,
Yessir lenâ hayral-umûr!
Vakt-i seher feryâdımız,
Arş'a çıkar efgànımız,
Her dem hatadır kârımız,
Yessir lenâ hayral-umûr!
Arş'a çıkar efgànımız,
Her dem hatadır kârımız,
Yessir lenâ hayral-umûr!
Senden erişmezse emân,
Oldu kamu işler yaman,
Yâ sàhib-i kevn ü mekân,
Yessir lenâ hayral-umûr!
Oldu kamu işler yaman,
Yâ sàhib-i kevn ü mekân,
Yessir lenâ hayral-umûr!
Biz kulların bî-kes garib
Etme lütfundan bî-nasîb
Yâ bakî u hayy-ü mucîb
Yessir lenâ hayral-umûr!
Etme lütfundan bî-nasîb
Yâ bakî u hayy-ü mucîb
Yessir lenâ hayral-umûr!
(*)"Hayırlı işleri bize kolaylaştır!"
Sultan 2. Mustafa Han
Ey benim devletli Sultânım Muhammed Mustafâ.
Tâ ezel mahbûb-i cânım Muhammed Mustafâ.
Nûra garkettin semâvât ü zemini serteser,
Tal'atınla, şems u tâbânım Muhammed Mustafâ.
Dâima bülbül gibi feryâd u efgân eylerim,
Aşıkım rûyine cânım Muhammed Mustafa.
Hubb-i zât-i akdesin çıkmaz dilimden bir zamân,
Ateş-i aşkınla sûzânım Muhammed Mustafâ.
Bâb-ı lûtfundan beni tardetme ey kenzü'l-kerem,
Havf-i Yezdân ile lerzânım Muhammed Mustafâ.
Dest-i gîrim ol şefâat eyle Allah aşkına
Bîkesim mağrûk-i isyânım Muhammed Mustafâ.
Bendenizdir MÜCTEBA mahşerde rahmet hâline,
El-medet ey Şâh-ı zîşânım Muhammed Mustafâ.ustafa
Anonim
Tâ ezel mahbûb-i cânım Muhammed Mustafâ.
Nûra garkettin semâvât ü zemini serteser,
Tal'atınla, şems u tâbânım Muhammed Mustafâ.
Dâima bülbül gibi feryâd u efgân eylerim,
Aşıkım rûyine cânım Muhammed Mustafa.
Hubb-i zât-i akdesin çıkmaz dilimden bir zamân,
Ateş-i aşkınla sûzânım Muhammed Mustafâ.
Bâb-ı lûtfundan beni tardetme ey kenzü'l-kerem,
Havf-i Yezdân ile lerzânım Muhammed Mustafâ.
Dest-i gîrim ol şefâat eyle Allah aşkına
Bîkesim mağrûk-i isyânım Muhammed Mustafâ.
Bendenizdir MÜCTEBA mahşerde rahmet hâline,
El-medet ey Şâh-ı zîşânım Muhammed Mustafâ.ustafa
Anonim
Derdinle doldum bilmezem noldum
Yandım kül oldum Nar-ı aşkından
Ağlarım daim, Nerdedir yarim
Daim yanarım, nar-ı aşkından
Büyük dert budur, yolum bağlıdır
Sinem dağlıdır, nar-ı aşkından
Halim bilmişim sana gelmişim
Pürtab olmuşum nar- ı aşkından
Yerim dar oldu , arzum yar oldu
Nuri nur oldu , nar-ı aşkından
Abdülehad Nuri
Yandım kül oldum Nar-ı aşkından
Ağlarım daim, Nerdedir yarim
Daim yanarım, nar-ı aşkından
Büyük dert budur, yolum bağlıdır
Sinem dağlıdır, nar-ı aşkından
Halim bilmişim sana gelmişim
Pürtab olmuşum nar- ı aşkından
Yerim dar oldu , arzum yar oldu
Nuri nur oldu , nar-ı aşkından
Abdülehad Nuri
23 Temmuz 2015 Perşembe
Tarîkat kurb-i Rahmândır
Bu meydân özge meydândır
Hakikat sırr-ı sübhândır
Bu meydan özge meydândır
Bu yol cândan ferâğ ister
Ciğerde nice dağ ister
Buna bir kalb-i sağ ister
Bu meydân özge meydândır
Bu meydânda satılır cân
Bu meydânda sorulmaz kân
Olur bir demde bin kurbân
Bu meydân özge meydândır
Gelir meydâna âşıklar
Vücûdu aşka yanıklar
Aceb münkir ne sayıklar
Bu meydân özge meydândır
Bu yolda NÛRİ serden geç
Bu erkân içre sırlar aç
Bu meydân içre kânlar saç
Bu meydân özge meydândır
Abdulehad Nuri
Bu meydân özge meydândır
Hakikat sırr-ı sübhândır
Bu meydan özge meydândır
Bu yol cândan ferâğ ister
Ciğerde nice dağ ister
Buna bir kalb-i sağ ister
Bu meydân özge meydândır
Bu meydânda satılır cân
Bu meydânda sorulmaz kân
Olur bir demde bin kurbân
Bu meydân özge meydândır
Gelir meydâna âşıklar
Vücûdu aşka yanıklar
Aceb münkir ne sayıklar
Bu meydân özge meydândır
Bu yolda NÛRİ serden geç
Bu erkân içre sırlar aç
Bu meydân içre kânlar saç
Bu meydân özge meydândır
Abdulehad Nuri
Cânane cândan âşık ol
Kim cânda cânân gizlidir
Mâşukını kalbinde bul
Ol hânede hân gizlidir
Bir pîr-i kâmil bul çalış
Nâ-puhtesin aşkıyla piş
Gayb-ı âmâya pek yapış
Çün sırr-ı insân gizlidir
Bilsen hezârın zârı ne
âşık fenâ gülzârı ne
Yansan Hâlîl’in nârına
Ondan gülistân gizlidir
Bendine kalma kasretin
Kulu ol ehl-i vahdetin
Destinde pîr-i halvetin
Mühr-i Süleymân gizlidir
Varsan bu aşkın Tûr’una
Ersen tecellî nûruna
Her zerresinde görüne
Mihr-i Dırahşân gizlidir
Yüzüne bakma gâfilin
Pâyine yüz sür vâsılın
Kalbine girip kâmilin
Gör arş-ı Rahmân gizlidir
Sana inâyet kılsa Hakk
NÛRİ’den okusan sebâk
İlm-i ledûndur her varak
İnsanda ol şân gizlidir
Abdulehad Nuri
Kim cânda cânân gizlidir
Mâşukını kalbinde bul
Ol hânede hân gizlidir
Bir pîr-i kâmil bul çalış
Nâ-puhtesin aşkıyla piş
Gayb-ı âmâya pek yapış
Çün sırr-ı insân gizlidir
Bilsen hezârın zârı ne
âşık fenâ gülzârı ne
Yansan Hâlîl’in nârına
Ondan gülistân gizlidir
Bendine kalma kasretin
Kulu ol ehl-i vahdetin
Destinde pîr-i halvetin
Mühr-i Süleymân gizlidir
Varsan bu aşkın Tûr’una
Ersen tecellî nûruna
Her zerresinde görüne
Mihr-i Dırahşân gizlidir
Yüzüne bakma gâfilin
Pâyine yüz sür vâsılın
Kalbine girip kâmilin
Gör arş-ı Rahmân gizlidir
Sana inâyet kılsa Hakk
NÛRİ’den okusan sebâk
İlm-i ledûndur her varak
İnsanda ol şân gizlidir
Abdulehad Nuri
Aşkınla cihân beste
Lûtfeyle inâyet kıl
Derdinle bu cân haste
Lûtfeyle inâyet kıl
Bülbül gibi pür zârem
Dâim durup ağlaram
Dahî kime yalvarem
Lûtfeyle inâyet kıl
Âşıklara ihsân et
Derdlilere dermân et
Vuslat yolun âsân et
Lûtfeyle inâyet kıl
Ey rahmeti çok Rahmân
Âlem gözüme Zindân
Uçarsa kafesden cân
Lûtfeyle inâyet kıl
Rahmân-ı Rahîmimsin
Gufrân-ı Azîmimsin
Sultân-ı Kerîmimsin
Lûtfeyle inâyet kıl
Ey derdime dermânım
Kurbân yoluna cânım
Nem var dahi sultânım
Lûtfeyle inâyet kıl
Bî-çâreleri yâd et
Virâneyi âbâd et
NÛRÎ kulunu şâd et
Lûtfeyle inâyet kıl
Abdulehad Nuri
Lûtfeyle inâyet kıl
Derdinle bu cân haste
Lûtfeyle inâyet kıl
Bülbül gibi pür zârem
Dâim durup ağlaram
Dahî kime yalvarem
Lûtfeyle inâyet kıl
Âşıklara ihsân et
Derdlilere dermân et
Vuslat yolun âsân et
Lûtfeyle inâyet kıl
Ey rahmeti çok Rahmân
Âlem gözüme Zindân
Uçarsa kafesden cân
Lûtfeyle inâyet kıl
Rahmân-ı Rahîmimsin
Gufrân-ı Azîmimsin
Sultân-ı Kerîmimsin
Lûtfeyle inâyet kıl
Ey derdime dermânım
Kurbân yoluna cânım
Nem var dahi sultânım
Lûtfeyle inâyet kıl
Bî-çâreleri yâd et
Virâneyi âbâd et
NÛRÎ kulunu şâd et
Lûtfeyle inâyet kıl
Abdulehad Nuri
Alemi ihata kıldı ateşiyle ahımız
Bilmeyen Ruhül kudüste yoksa Kurangahımız
Aşıkın esrarını hiç kimse bilmez Hak bilir
La mekanın aleminde gizlidir dergahımız
Zahidin aklı erişmez ilmi zahirle bize
Nefsini her kim bilirse vardır Eyvallahımız
Madeni altın saraya meylimiz yoktur bizim
Biz harabat ehliyiz Sahibi Keremdir Şahımız
Melvana sultan Rıfai Pirimiz Üstadımız
Hamdülillah dini Muhammed mukayyed namımız
Anonim
Bilmeyen Ruhül kudüste yoksa Kurangahımız
Aşıkın esrarını hiç kimse bilmez Hak bilir
La mekanın aleminde gizlidir dergahımız
Zahidin aklı erişmez ilmi zahirle bize
Nefsini her kim bilirse vardır Eyvallahımız
Madeni altın saraya meylimiz yoktur bizim
Biz harabat ehliyiz Sahibi Keremdir Şahımız
Melvana sultan Rıfai Pirimiz Üstadımız
Hamdülillah dini Muhammed mukayyed namımız
Anonim
İnsan ikiden hâli değil işbu cihanda,
Sanma her sûret-i insânda olan insândır,
Yâ canını ten, yâ teni cân eyledi gitti!
---
Eğer ten besler isen fil olasın,
Gıdâyı ruha ver, Cibril olasın!
-----
Sanma her sûret-i insânda olan insândır,
Belki hayvanları mahcûb edecek hayvândır.
Zarf-ı insâna bürünmüş nice hayvân var ki,
Ona insan demek, insanlığa bir bühtândır.
Aç gözün, “Ahsen-i takvîm”e gerek Ahsen-i huluk,
Hulku hayvân olanın âkıbeti hüsrândır.
Sırr-ı Mevlâ’ya erip, kisve-i abde bürünen,
Yüzü insân, özü Yezdân, sözü hem Kur’ân’dır.
Osman Kemali
Bu vücûd iklîmine bin cân gelir, bir cân gider.
Gâhî cânân cân olur, gâh cân bî-cânân gider.
Emr-i nefse râm olup, dâim mücâhid olmayan,
Hâib ü hâsir kalır, nâdân gelir nâdân gider.
Her hevâ mahvolmadan etmez tecellî “fakr-ı küll”,
Giymeyen takvâ donun, şâh olsa da hırmân gider.
Bilmeyen asl-ı vücûdu, bulmayan Mevlâ’sını,
Sûretâ insân gelir de, sîretâ hayvân gider.
Cümle eşyâyı bi-zâtillâhi kâim görmeyen,
Görmez ol râhat yüzü, nâlân gelir nâlân gider.
“Men ‘aref” sırrın duyup, Mevlâ’sına vârın veren,
Hâdim-i insân olan; insân gelir, insân gider.
Varlığındır mâni’-i tevfık olan etme cedel,
Bu misâfir-hânede handân olan giryân gider.
Nûr-ı tevhîdi karartır şehvet ü hırs u gadab,
Hubb-i dünyâya dalan, üryân gelir üryân gider.
Dergah-ı pîr-i cenâb-ı Hazret-i Belhî’ye kim,
Sıdk ile dil bağlasa; ol kul gelir, sultân gider.
Nefs ile kâim olup, kim secde etmez âdeme,
Ey Kemâlî bil onu, şeytân gelir şeytân gider!
Osman Kemali
Sevgiyle yoğrulmamışsa yüreğin
Tekkede, manastırda ermezsin.
Bir kez gerçekten sevdin mi dünyada
Cennetin de, cehennemin de üstündesin.
Ömer Hayyam
Tekkede, manastırda ermezsin.
Bir kez gerçekten sevdin mi dünyada
Cennetin de, cehennemin de üstündesin.
Ömer Hayyam
Âlem-i dilde acep kâşhânemiz vardır bizim
Can atar şem-i dile pervanemiz vardır bizim
Vakt-i seherde açılır âşık-ı sadıklara
Bade dolu aşk ile meyhanemiz vardır bizim
Şeb olunca çekilürüz kuşe-i inzivaya
Sohbet-i dildar için gamhanemiz vardur bizim
Rind-meşrep dû cihanı terk eden abdal gibi
Iklim-i dili gezen divanemiz vardur bizim
Âlem-i kalbe sefer et Sırrî'ya gör hikmeti
Sun-i Hak'la bir imarethanemiz vardur bizim
HACI MUHARREM HİLMİ EFENDİ
Can atar şem-i dile pervanemiz vardır bizim
Vakt-i seherde açılır âşık-ı sadıklara
Bade dolu aşk ile meyhanemiz vardır bizim
Şeb olunca çekilürüz kuşe-i inzivaya
Sohbet-i dildar için gamhanemiz vardur bizim
Rind-meşrep dû cihanı terk eden abdal gibi
Iklim-i dili gezen divanemiz vardur bizim
Âlem-i kalbe sefer et Sırrî'ya gör hikmeti
Sun-i Hak'la bir imarethanemiz vardur bizim
HACI MUHARREM HİLMİ EFENDİ
Sâlik meratip kateder
Tekrarı Hû yâ Hû ile
Aşık hicâbın ref eder
Ezkârı Hû yâ Hû ile
Keşf-ü kerâmâta erer
Cümle mâkâmatı geçer
Vahdet gülün daim derer
Gülzârı Hû yâ Hû ile
Kesrette buldu vahdeti
Mihnette buldu râhatı
Firkâtte buldu vuslatı
Her-bârı Hû yâ Hû ile
Gel ey Senaî daima
Hu zikrin et subh u mesa
Ta keşf ola sana lika
Esrarı Hû yâ Hû ile
Senai
Tekrarı Hû yâ Hû ile
Aşık hicâbın ref eder
Ezkârı Hû yâ Hû ile
Keşf-ü kerâmâta erer
Cümle mâkâmatı geçer
Vahdet gülün daim derer
Gülzârı Hû yâ Hû ile
Kesrette buldu vahdeti
Mihnette buldu râhatı
Firkâtte buldu vuslatı
Her-bârı Hû yâ Hû ile
Gel ey Senaî daima
Hu zikrin et subh u mesa
Ta keşf ola sana lika
Esrarı Hû yâ Hû ile
Senai
Medet senden medet Sultanım Ali
Dertliyim derdime dermanım Ali
Her dem gönlüm içre mihmanım Ali
Gülüm gülüstanım seyranım Ali
Aman erenlerim amana geldim
İsmail oluban kurbana geldim
Her ne emr olursa fermana geldim
Gülüm gülüstanım seyranım Ali
On iki imanın ol şahı sensin
Muhammed Ali'nin hemrahı sensin
Bunca düşkünlerin penahı sensin
Gülüm gülüstanım seyranım Ali
Göster cemalini eyleme nihan
Yakıyor derunum ateş-i hicran
Pervaneyim dostlar şem'ine hayran
Gülüm gülüstanım seyranım Ali
İkrar eyledim ben inkara gelmem
Ağlayu ağlayu yaşımı silmem
Divane mi oldum kendimi bilmem
Gülüm gülüstanım seyranım Ali
Ey canımın canı güzel cananım
Kapına gelmeye yoktur dermanım
Başım üzre tacım din-ü imanım
Gülüm gülüstanım seyranım Ali
Derviş Tevfik kendin uryan eyleme
Yıkıp mahzun gönlün viran eyleme
Erenlere karşı isyan eyleme
Gülüm gülüstanım seyranım Ali
Derviş Tevfik
Dertliyim derdime dermanım Ali
Her dem gönlüm içre mihmanım Ali
Gülüm gülüstanım seyranım Ali
Aman erenlerim amana geldim
İsmail oluban kurbana geldim
Her ne emr olursa fermana geldim
Gülüm gülüstanım seyranım Ali
On iki imanın ol şahı sensin
Muhammed Ali'nin hemrahı sensin
Bunca düşkünlerin penahı sensin
Gülüm gülüstanım seyranım Ali
Göster cemalini eyleme nihan
Yakıyor derunum ateş-i hicran
Pervaneyim dostlar şem'ine hayran
Gülüm gülüstanım seyranım Ali
İkrar eyledim ben inkara gelmem
Ağlayu ağlayu yaşımı silmem
Divane mi oldum kendimi bilmem
Gülüm gülüstanım seyranım Ali
Ey canımın canı güzel cananım
Kapına gelmeye yoktur dermanım
Başım üzre tacım din-ü imanım
Gülüm gülüstanım seyranım Ali
Derviş Tevfik kendin uryan eyleme
Yıkıp mahzun gönlün viran eyleme
Erenlere karşı isyan eyleme
Gülüm gülüstanım seyranım Ali
Derviş Tevfik
22 Temmuz 2015 Çarşamba
Ey Ahmed ü Mahmud ü Ebe'l Kâsım ü Tâhâ
Yâsîn-i lakab mazhar-ı teşrîf-i “feterdâ”
Mahbûb-i Ehad Nûr-i Samed Seyyid-i Emced
Sultân-ı rusul pâdişâh-ı sûret ü ma'nâ
Evsâfını neşretmeğe indi yere Kur’ân
Mi'râcını keşfetmeğe çıkdı göğe Îsâ
Bir abd-i senâ-hânım ki ey mefhar-i âlem
Ahvâl-ı derûnum sana ma'lûm-i huveydâ
Billâhi yeter nâr-ı firâkın ile yandım
Ya cânımı al ya beni kıl vasl ile ihyâ
Sen kılmış idin lutfun ile bendeni tebşîr
Âmâdeyim ol va'dinin incâzına hâlâ
Kâzım yetişir perde-birûn-i edeb olmağa*
Erbâb-ı kemâl eylemez esrârını ifşâ
Kazım Paşa
Yâsîn-i lakab mazhar-ı teşrîf-i “feterdâ”
Mahbûb-i Ehad Nûr-i Samed Seyyid-i Emced
Sultân-ı rusul pâdişâh-ı sûret ü ma'nâ
Evsâfını neşretmeğe indi yere Kur’ân
Mi'râcını keşfetmeğe çıkdı göğe Îsâ
Bir abd-i senâ-hânım ki ey mefhar-i âlem
Ahvâl-ı derûnum sana ma'lûm-i huveydâ
Billâhi yeter nâr-ı firâkın ile yandım
Ya cânımı al ya beni kıl vasl ile ihyâ
Sen kılmış idin lutfun ile bendeni tebşîr
Âmâdeyim ol va'dinin incâzına hâlâ
Kâzım yetişir perde-birûn-i edeb olmağa*
Erbâb-ı kemâl eylemez esrârını ifşâ
Kazım Paşa
Bu gülşende hezâr-ı bî-nevâyım yâ Resûlallah
Velî âsurde-i hâr-ı cefâyım yâ Resûlallah
N'ola olsun revâ cûyende-i dâr-ı ihsânın
Esîr-i derd-i aşkım mübtelâyım yâ Resûlallah
Beni gencine-i fazl-ı Hudâ'dan behreyâb eyle
Der-i lutfunda muhtâc-ı atâyım yâ Resûlallah
Nigâh-ı şefkatinden ben garîb-i yâri dûr etme
Günâhkarım giriftâr-ı hevâyım yâ Resûlallah
Kerem kıl lutf u ihsânınla dilşâd eyle ben zârı
Nahîfî'yim kapında bir gedâyım yâ Resûlallah
Süleyman Nahifi
Çün doğup tuttu cihân yüzünü hüsnün güneşi
Kim ola sevmeye bu vech ile sen mâhveşi
Türk ü Kürd ü Acem ü Hind'i bilir bunu ki sen
Hâşimî'sin Arabî'sin Medenî'sin Kureşî
Sen emîre kul olan her ne kadar müdbir ise
Bende-i mukbil olur misl-i Bilâl-i Habeşî
Dîg-i hikmetde pişirdi çün senin sevgini Hak
Cebreîl olsa nola matbahının hîme-keşi
Yerdeki daveti fevt ola gidem deyu göğe
Bağladın beline ey nûr bilâ-sâye taşı
Sensin ol püşt ü penâh-ı melek ü ins ü perî
Enbiyânın güzeli sevgilisi hûb u hoşı
Üzülüp ırk-ı Ebû Cehl gibi ebter olur
Sen Ebû'l-Kâsım ile kim ki tutarsa güreşi
Lâle benzer ki gül-i rûyuna indirmedi baş
Mug-ı hindû gibi yandı kararıp içi taşı
Kesilip başın ayakda göriser her ki senin
Yüzün izine sürüp koymaz ayağına başı
Parmağından akıtıp âb-ı revân-bahşı revân
Nice yüz bin kişiden def' idisersin ataşı
Ve'd-duhâ verdine Ve'l-leyl okuram sünbülüne
Rûşenî virdi budur küllü “gadâtin ve aşî"
Dede Ömer Ruşeni
Tecellî şevk-i dîdârın beni mest eyledi hayrân
"Ene'l Hakk" sırrını cânım anınçün kılmadım pinhân
Aceb hayrân u mestim kim bilişden bilmezem yâri
Gözüm her kanda kim baksa görünen sûret-i Rahmân
Benem her derdli dermânı benem her ma'denin kânı
Benem ol dürr-i bî-hemtâ benem ol bahr-i bî-pâyân
Semâda seyreder sırrım cihânı tutdu envârım
Mukaddesler cemî'si benim sırrımda sergerdân
Bu ay u gün bu yıldızlar bu geceler bu gündüzler
Bu yazlar kışlar ve güzler benim emrimdedir yeksân
Çürümüş tenlere bir kez eğer dersem "bi iznî kum"
Yalın ayak u baş açık duralar kamusu uryân
Benim ilm-i ledünnümde hezârân Hızr olur âciz
Benim her bir tecellîmde nice bin Mûsâ'lar hayrân
Cihân tılsımının bendi benim elimdedir şimdi
Benim bugün bu meydânda benimdir top ile çevgân
Benem şâhı bu meydânın benem devri bu devrânın
Benem cânı bu cânların benimle diridir her cân
Benem Mansûr'u dâr iden benem ağyârı yâr iden
Benem her vârı vâr iden benem her giden ve duran
Değilim oddan ve sudan veya toprak veya yelden
Ben irden var idüm irden henüz yoğidi bu ezmân
Zamansız bî-zamânım ben nişânsız bî-nişânım ben
Dü âlemde hemânım ben benem görünen gören
Görürsün sûretâ âdem benim emrimdedir âlem
Feleklerle melekler hep bana mahkûmdur ins ü cân
Sanırsın Eşrefoğlu'yam ne Rûmî'yem ne İznîkî
Benem ol Dâim ü Bâkî göründüm sûretâ insân
Eşrefoğlu Rumi
Kim ki dost yolunda terk-i cân ider
Eşrefoğlu Rumi
Dost ana dîdârını ihsân ider
Kim bu fânî dünyâyı terk eylese
Dost ebed mülke anı sultân ider
Dost için nefse murâd vermeyene
Dost sekiz uçmağını erzân ider
Dost elinden câm-ı aşkı nûş iden
Sırr-ı ma'şûku nite pinhân ider
Âkıbet Mansur'leyin esrik deli
Ol "ene'l hak" dârını seyrân ider
Cân verenler kân-bahâ dîdâr alır
Sanma bu pâzârı her bîcân ider
Eşrefoğlu Rûmî cân terk ideli
Her nefes dost iline cevlân iderEşrefoğlu Rumi
Rûy-i siyâhım ile dergâha huzûr-ı şeyhe niyâze geldim
Cürm ü günâhım ile dergâha huzûr-ı şeyhe niyâze geldim
El meded meded meded Sadeddin
Ene dahîlek sultan Sadeddin
Nefs eline düşmüş esîrem ben derbeder gezmekden hakîrem ben
Lutfeyle sultânım fakîrem ben huzûr-ı şeyhe niyâze geldim
El meded meded meded Sadeddin
Ene dahîlek sultan Sadeddin
Durmuş kapında bunca mürîdân ser-bende âciz baş açık üryân
Birlikte bu Muhtâr-ı perîşân huzûr-ı şeyhe niyâze geldim
El meded meded meded Sadeddin
Ene dahîlek sultan Sadeddin
Ahmed Muhtar Efendi
Cürm ü günâhım ile dergâha huzûr-ı şeyhe niyâze geldim
El meded meded meded Sadeddin
Ene dahîlek sultan Sadeddin
Nefs eline düşmüş esîrem ben derbeder gezmekden hakîrem ben
Lutfeyle sultânım fakîrem ben huzûr-ı şeyhe niyâze geldim
El meded meded meded Sadeddin
Ene dahîlek sultan Sadeddin
Durmuş kapında bunca mürîdân ser-bende âciz baş açık üryân
Birlikte bu Muhtâr-ı perîşân huzûr-ı şeyhe niyâze geldim
El meded meded meded Sadeddin
Ene dahîlek sultan Sadeddin
Ahmed Muhtar Efendi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)