Ey gönül kendini vezn etmeye kantar ara bul
Yürü git, kantarına hâlis olan yar ara bul
Ne kazandın şu fani âleme geleli
Ömrünü boşa geçirme zikr ile Allah’ı ara bul.
Bu nefis seni bir gün dosta düşman edecek
Yürü dil mülkine ehli kumandan ara bul
Saltanat mülkü konak bir gün elden gidecek
Sana bakide ev yapacak mimar ara bul.
Aldanma azizim şu dünyanın nakşına nakkaşına
Hazreti âdem gibi girsen hezeran yaşına
Akıbet sende bir gün gelirsin o musalla taşına
Kapatırlar seni bir hâl-i haraba yalınız
Ol karanlık geceler kendine bir yâr ara bul.
Ümmetine farz olan savm u salât hacc u zekât
O şehâdet şerefi Ahmed-i Muhtar ara bul
Hafız Ahmet Soyyiğit
Tas. Şiir
13 Şubat 2018 Salı
2 Ocak 2017 Pazartesi
TERCÎ-İ
BEND-İ MATLA-I
HAYÂLÎ
Kalb
bir gencedir cismin anın
vîrânesi
Feyz
bir bahr-ı kerâmetdir
sözüm dür-dânesi
Nutk
bir tût-i hôş-gûdur
derûnum lânesi
Eşk bir sahbâ-yı âteşdir
gözüm peymânesi
Ye’s
bir mihmâh-ı gamdır hâtırım kâşânesi
Dâğ
bir mürg-ı semenderdir ten âteş-hânesi
Aşk bir şem’-i
ilâhîdir benim pervânesi
Şevk bir zencîrdir gönlüm anın dîvânesi
Âh
bir kez fursat olmaz cevr-i gerdûndan bâna
Bir
nefes düşmez şikâyet tab’-ı mahzûndan bana
San
gülâb-efşân olur
dil çeşm-i
pür-hûndan bana
Kesb-i
zevk etmek ne mümkün câm-ı gülgûndan
bana
Feyz
yokdur hikmet-i akl-ı Felâtundan
bana
Keşf olur âdâb-ı sûziş rûh-ı
Mecnûndan bana
Aşk bir şem’-i
ilâhîdir benim pervânesi
Şevk bir zencîrdir gönlüm anın dîvânesi
Gâh
hakikât cilve-gâh eyler derûnum geh mecâz
Geh
safâ-yı lutf-ı
hayret geh şikest-i imtiyâz
Gâh
sulh ü gâh ceng ü gâh nâz u geh niyâz
Bin
belâ teskîn eder ol gamze-i hâtır-nevâz
Iztırârîdir efendim bende bu sûz ü güdâz
Mahv
olup bir gün bu cism-i zâr olur ifşâ bu râz
Aşk bir şem’-i
ilâhîdir benim pervânesi
Şevk bir zencîrdir gönlüm anın dîvânesi
Eylemiş
zülfün perîşân rûy-ı âteş-tâbda
Hâb-ı
mahmûrâne-i çeşmin gören mehtâbda
Ol
siyeh mest-i nigeh mey nûş eder
mihrâbda
Ben
hayâl-i kâkül ile böyle pîç ü tâbda
Söylenir
bu güft ü gûlar meclis-i ahbâbda
Aşkı ol
efsâne zann eyler hayâl-i hâbda
Aşk bir şem’-i
ilâhîdir benim pervânesi
Şevk bir zencîrdir gönlüm anın dîvânesi
Böyledir
hâl-i dilim vallâhi inkâr eylemem
Mürg-ı
dînim beste-i tesbîh-i zünnâr eylemem
Bülbül-âsâ
her dem efgânı gül ü
hâr eylemem
Mâcerâ-yı
girye-i hicrânı
tekrâr eylemem
Ben
zebân-ı şu’le-i
âh-ı şerer-bâr eylemem
Gamla
hoşnûd olmuşum hîç şekve ızhâr eylemem
Aşk bir şem’-i
ilâhîdir benim pervânesi
Hevk bir zencîrdir gönlüm anın dîvânesi
Hastegî-i
çeşm-i bîmârı hakîm etmiş beni
Ol
leb-i cân-bahş gûyâ ki
adîm etmiş beni
Za’f
ile gülzâr-ı manâya
nesîm etmiş beni
Bir
vücûd olmuş vücûdumla
nedîm etmiş beni
Gamzesi
tîg-i nigâh ile dü-nîm etmiş beni
Berk-i
hüsnü hem hamûş u hem
kelîm etmiş beni
Aşk bir şem’-i
ilâhîdir benim pervânesi
Şevk bir zencîrdir gönlüm anın dîvânesi
Hatt-ı
rûy-ı dilberi Gâlib edip bir gün hayâl
Oldum
âhir âteş-i
baht-ı siyehden
bî-mecâl
Gâh
fikr-i dûzah-ı hecrinde
hâtır pür-melâl
Geh
cünûn-ı şevk ile
kayd-ı ser-i
zülf-i visâl
Tâb-ı
sevdâ-yı mahâbbetden ederken kîl ü kâl
Geldi
eş’âr-ı Hayâlîden bu matla’ hasbihâl
Aşk bir şem’-i
ilâhîdir benim pervânesi
Şevk bir zincîrdir gönlüm anın
dîvânesi
1.Ey Hazret-i hadi-i sübül Fahr-i Rusül(1. Ey kapısı, yolları gösteren Peygamberlerin övüncü, ey ezeli ihsanın aynası, ey ululukların, yüceliklerin hepsine mashar olan senin güzel gül bahçesine layık değilim ama sen, kereminle beni söyleyen bir bülbül haline getir.
Ayine-i ihsân-ı ezel mazhar-ı küll
Şâyan değilim gülşen-i na'te ammâ
Eyle kereminden beni güya bülbül
2. Ey mazhar u hem muzhir-i esrâr-ı Alî
İsnâ aşerin hayine serdar Alî
Anlar ki Huseyin u Mûsiy ü Cafer'dir
İki Hasan üç Muhammed ü çâr Alî
3. Ey kâşif-i esrar-i Hudâ Mevlânâ
Sultan-ı fenâ şâh-ı bakaa Mevlânâ
Aşk etmededir Hazretine böyle hitâp
Mevlâ-yı gürûh-ı evliyâ Mevlânâ
4. Ol şair-i kem-yâb benim kim Galib
Mazmunlarımı anlamamak ayıb olmaz
Yektâ güher-i gayb-ı hüviyettir
Gavvas-ı hıret behre-veri gaybolmaz
5. Ne züd ile ne ilm ile müstesnâyız
Hayrân-ı ezel âşık-ı bi-pervayız
Feyz-î nefes-î Pir ile gûyâ oluruz
Her neyse neyiz bende-i Mevlânâ'yız
6. Yakub-ı gamım aşk ile hâk olsam da
Canımdan azîzsin helâk olsam da
Dâmânını mânend-i Züleyhâ tutarım
Ey Yûsuf-ı Sine-çak çak olsam da
7. Şekvâ edip ol dilbere bed-hü diyemem
Ammâ katı dil-nuvâz u dil-cû diyemem
Hercai demek çıkar deyü havfından
Hurşîd desem rûyına karşû diyemem
8. Bir rütbede aldı beni aşk-ı dildar
Mahvaoldu hayâl u nazarından agyâr
Bir yerde bu efkar ile kendim bulamam
Ayîneye baksam görürüm sûret-i yâr
9. Ben zülf-i ziyehten ederim yâre hitâb
Yâr ise verir heman bana cam-ı şerâb
Ol gamze-i şuh mest u dil divâne
Anlamadı gitti ne suâl u ne cevab
2. Ey hem sırlara mazhar olan, ey onları ıhsâr eden Alî; ey onikiler bölüğünün başı, başbuğu Alî. Onlar Hüseyin, Mûsâ, Cafer, iki Hasan üç Muhammed, dörd Ali'dir.
3. Tanrı sırlarını açan Mevlânâ. Ey yokluk sultanı, varlık, ebedîlik padişahı Mevlânâ. Aşk sana şöyle hitap etmelidir: Ey Tanrı dostlarının efendisi Mevlânâ.
4. Ey Galib, ben misli pek az bulunur öyle bir şairim ki mazmunlarımı anlamamak ayıp sayılmaz. Mazmunlarım, hep Tanrı zatının bilinmeyen tek incileridir; akıl dalgıcı, bilinmeyen gizli şeylerden faydalanamaz; onları elde edemez.
5. Ne zahitlikle tekiz, eşsiziz, ne bilgiyle. Ezelden beri hayran, pervasız âşıklarız. Pîr'in nefesinin feyziyle söyleriz; her neysek neyiz; Mevlânâ'nın kuluyuz, kölesiyiz.
6. Toprak olsam da aşkla gam Yakub'uyum; helak olsamda sen, benim canımdan azizsin. Ey Yûsuf-i Sîneçak, yarılıp paramparça da olsam Zelîhâ gibi eteğine sarılırım, eteğini tutarım.
7. Şikâyet ederek o dilbere, o gönül kapan güzele, kötü huylu diyemem; ama çok gönül okşayan, gönül almaya çalışan da diyemem. Hercaî sözü ağzından çıkar diye korkumdan, güneş desem bile, yüzüne karşı söyleyemem.
8. Gönül kapan sevgilinin aşkı, beni benden öylesine aldı ki yabancılar, aşktan anlamayanlar bile hayalimden de mahvoldu gitti, gözümden de. Bu düşüncelerle kendimi hiçbir yerde bulamam; aynaya bile baksam sevgilinin yüzünü görürüm.
9. Ben sevgiliye siyah saçlarından bahsederim; sevgili ise bana, hemen şarab kadehini sunar. O güzel bakış sarhoş, gönül ise deli divanedir. Hâsılı sual de anlaşılmadı gitti, cevap da. )
18 Şubat 2016 Perşembe
Bahâr mevsimidir hemdem-i sabâ olalım
Gül ile dost kohusuyle âşinâ olalım
Çü devr-i lâledir ihlâs ile kadeh tutalım
Niteki nerkis olur mest-i bîriyâ olalım
Zamâne sırrını ko gonce gibi ser-beste
Çemen safâsına gül gibi dil-küşâ olalım
Cihan fütûhuna Cem câmdır demiş miftâh
Gelin mülâzim-i câm-i cihan-nümâ olalım
Amelde ücret umunca gurûr-i tâat ile
Günehte muntazır-i rahmet-i Hudâ olalım
Bahâr-i tevbeye Şeyhî cünû demiş âkil
Bugün muvâfakat et irte pârsâ olalım.
Şeyhi
371 yılında Kütahya’da doğduğu rivayet edilmektedir. Asıl adı Sinaneddin Yusuf’tur. İlköğrenimini Kütahya’da yaptı ve İrana’a gitti. Orada tasavvuf, edebiyat ve göz hekimliği üzerinde çalıştı. Kendisine Hekim Sinan da denilmiştir. Ankara’da Hacı Bayram Veli’ye bağlandı. Çelebi Sultan Mehmed’in iyileşmesine vesile olduğu için 1415 yılında Hekim Başılığa getirildi. Şairliği ve bilgisi sebebiyle devrin büyüklerinden ilgi ve iltifat gördü. 126 beyitli olan Hârname adlı mesnevisi Divan Edebiyatının ilk satirik mesnevisidir. 1431 yılında vefat etmiştir. Şairin bir Divan’ı vardır.
Gül ile dost kohusuyle âşinâ olalım
Çü devr-i lâledir ihlâs ile kadeh tutalım
Niteki nerkis olur mest-i bîriyâ olalım
Zamâne sırrını ko gonce gibi ser-beste
Çemen safâsına gül gibi dil-küşâ olalım
Cihan fütûhuna Cem câmdır demiş miftâh
Gelin mülâzim-i câm-i cihan-nümâ olalım
Amelde ücret umunca gurûr-i tâat ile
Günehte muntazır-i rahmet-i Hudâ olalım
Bahâr-i tevbeye Şeyhî cünû demiş âkil
Bugün muvâfakat et irte pârsâ olalım.
Şeyhi
371 yılında Kütahya’da doğduğu rivayet edilmektedir. Asıl adı Sinaneddin Yusuf’tur. İlköğrenimini Kütahya’da yaptı ve İrana’a gitti. Orada tasavvuf, edebiyat ve göz hekimliği üzerinde çalıştı. Kendisine Hekim Sinan da denilmiştir. Ankara’da Hacı Bayram Veli’ye bağlandı. Çelebi Sultan Mehmed’in iyileşmesine vesile olduğu için 1415 yılında Hekim Başılığa getirildi. Şairliği ve bilgisi sebebiyle devrin büyüklerinden ilgi ve iltifat gördü. 126 beyitli olan Hârname adlı mesnevisi Divan Edebiyatının ilk satirik mesnevisidir. 1431 yılında vefat etmiştir. Şairin bir Divan’ı vardır.
Gül âteş gülbün âteş gülşen âteş cûybâr âteş
Semender-tıynetân-ı aşka bestir lâlezâr âteş
Heman ey sâkî bir sagar tutuşur dest-i dildâre
Gazeble bezme geldi şem’-i meclisveş yanâr âteş
Nesîm âteş çıkardı gonce-î çeşm-î ümîdimden
Bıraktı gülşen-î âmâlime berk-ı behâr âteş
Hayâl-i hasret-i hâlinle âh ettikçe uşşâkın
Şeb-i firkatte her dem ahterân eyler nisâr âteş
Banâ düzahtan ey meh dem urur gülzârlar sensiz
Dıraht âteş nihâl âteş gül âteş berk ü bâr âteş
Çerâg-ı bezm-i hecri olduğum yapmış yakıştırmış
Gönül pervânesine vuslat âteş intizâr âteş
Meğer kilk-i sebük-cevlânım olmuş germ-rev Gâlib
Zemîn âteş zaman âteş bütün nakş u nigâr âteş
Şeyh Galib
Semender-tıynetân-ı aşka bestir lâlezâr âteş
Heman ey sâkî bir sagar tutuşur dest-i dildâre
Gazeble bezme geldi şem’-i meclisveş yanâr âteş
Nesîm âteş çıkardı gonce-î çeşm-î ümîdimden
Bıraktı gülşen-î âmâlime berk-ı behâr âteş
Hayâl-i hasret-i hâlinle âh ettikçe uşşâkın
Şeb-i firkatte her dem ahterân eyler nisâr âteş
Banâ düzahtan ey meh dem urur gülzârlar sensiz
Dıraht âteş nihâl âteş gül âteş berk ü bâr âteş
Çerâg-ı bezm-i hecri olduğum yapmış yakıştırmış
Gönül pervânesine vuslat âteş intizâr âteş
Meğer kilk-i sebük-cevlânım olmuş germ-rev Gâlib
Zemîn âteş zaman âteş bütün nakş u nigâr âteş
Şeyh Galib
15 Şubat 2016 Pazartesi
Fİ MEDHİ’NEBİ SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM
Salât ile selam olsun Resûle
Ki oldur rehnüma olan bu yola
Muhammed mukteday-ı enbiyadır
Muhammed rehnümay-ı evliyadır
Muhammed server-i cem-i rusuldür
Muhammed hadi-i hayr-ı sübüldür
Kamudan gerçi Hakk hoṣnut olubdur
Makam amma ona mahmud olubdur
Buyurmuṣtur anın ṣanında Mevla
Fe kane kabe kavseyni ev edna
Şu zatın ki ola meddahı Rahman
Ne vechile anı medh ede insan
Kudümü âlemine oldu Rahmet
Anına bitti bünyan-t mübüvet
Selam âline ashabına her an
Karin ola dahi Rıdvan-ı Rahman
AZİZ MAHMUD HÜDÂYÎ HZ.
Salât ile selam olsun Resûle
Ki oldur rehnüma olan bu yola
Muhammed mukteday-ı enbiyadır
Muhammed rehnümay-ı evliyadır
Muhammed server-i cem-i rusuldür
Muhammed hadi-i hayr-ı sübüldür
Kamudan gerçi Hakk hoṣnut olubdur
Makam amma ona mahmud olubdur
Buyurmuṣtur anın ṣanında Mevla
Fe kane kabe kavseyni ev edna
Şu zatın ki ola meddahı Rahman
Ne vechile anı medh ede insan
Kudümü âlemine oldu Rahmet
Anına bitti bünyan-t mübüvet
Selam âline ashabına her an
Karin ola dahi Rıdvan-ı Rahman
AZİZ MAHMUD HÜDÂYÎ HZ.
Vasfedemem Gönül Seni
Vasf-i lisan seninledir, vasfedemem gönül seni
Nutku beyan seninledir, vasfedemem gönül seni
Her hünerin kemalısın, her güzelin cemalisin
Hüsn ile an seninledir, vasfedemem gönül seni
Şevk ü taleb ki sendedir, zevk ü tareb ki sendedir
Aşk ile can seninledir, vasfedemem gönül seni
Olmasa kibr ile riya, sensin ol Beyt-i Kibriya
Genc-i nihan seninledir; vasfedemem gönül seni
Bilmedi kimse cevherin, aleme doldu Kevser'in
Zevk-i cihan seninledir, vasfedemem gönül seni
Hükmüne Hakkı bendedir, canı seninle cindedir
Cümle cihan seninledir, vasfedemem gönül seni
Erzurumlu İbrahim Hakkı
Vasf-i lisan seninledir, vasfedemem gönül seni
Nutku beyan seninledir, vasfedemem gönül seni
Her hünerin kemalısın, her güzelin cemalisin
Hüsn ile an seninledir, vasfedemem gönül seni
Şevk ü taleb ki sendedir, zevk ü tareb ki sendedir
Aşk ile can seninledir, vasfedemem gönül seni
Olmasa kibr ile riya, sensin ol Beyt-i Kibriya
Genc-i nihan seninledir; vasfedemem gönül seni
Bilmedi kimse cevherin, aleme doldu Kevser'in
Zevk-i cihan seninledir, vasfedemem gönül seni
Hükmüne Hakkı bendedir, canı seninle cindedir
Cümle cihan seninledir, vasfedemem gönül seni
Erzurumlu İbrahim Hakkı
Vücûdun mazhâr-ı sırr-ı ezeldir yâ Resulallah
Dilin mir’ât-i nûr-ı lemyezeldir yâ Resulallah
Seni Hakk nûr-i zâtından yarattı hubb-ı zâtıyla
Anın çün Zât-ı Pâkin bî-bedeldir yâ Resulallah
Niyazi Mısri
Dilin mir’ât-i nûr-ı lemyezeldir yâ Resulallah
Seni Hakk nûr-i zâtından yarattı hubb-ı zâtıyla
Anın çün Zât-ı Pâkin bî-bedeldir yâ Resulallah
Niyazi Mısri
MURABBAPerişan halin oldum sormadın hal-i perişanım Gamından derde düştüm kılmadın tedbir-i dermanım Ne dersin rüzgârım böyle mi geçsin güzel hanım Gözüm cânım efendim sevdiğim devletli sultanım. Senin yüzünden perişan oldum, ama sen perişan halimi sormadın. Senin aşkın sebebiyle derde düştüm, ama sen derdime çare bulmadın. Benim hayatım, vakitlerim hep böyle mi geçsin, ne dersin güzel hanım Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım. Esîr-i dâm-ı aşkın olalı senden vefa görmem Seni her kande görsem ehl-i derde âşinâ görmem Vefa vü aşinalık resmini senden reva görmem Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım. Aşkının tuzağının esiri olduğumdan beri senden vefa görmüyorum. Zaten seni her nerede görsem dertlilere yakın olduğunu görmüyorum. Vefa ve samimiyet konusundaki bu davranışını sana yaraşır görmüyorum. Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım. Değer her dem vefasız cerh yayından bana bin ok Kime şerh eyleyem kim mihnet ü endûh u derdim çok Sana kaldı mürüvvet senden özge hîç kimsem yok Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım Her an vefasız feleğin yayından bana bin ok değer. Kime anlatayım, benim mihnetim, tasam, derdim öyle çok. Elimden tutmak, iyilik etmek sana kaldı, senden başka hiç kimsem yok. Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım. Gözümden dem-be-dem bağrım ezip yaşım gibi gitme Seni terk etmezem çün ben beni sen dahi terk etme İgen çok zâlim olma ben gibi mazlûmı incitme Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım. Her an bağrımı ezip gözümden akan gözyaşı gibi sen de gitme. Ben seni madem terk etmiyorum, sen de beni terk etme. Hem bu kadar zalim de olma, benim gibi bir mazlumu incitme. Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım. Katı gönlün neden bu zulm ile bî-dâda râgıbdır? Güzeller sen gibi olmaz cefâ senden ne vâcibdir? Senin-teg nâzenîne nâzenîn işler münâsibdir Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım. Merhametsiz yüreğin neden bu zulme ve işkenceye isteklidir? Güzeller senin gibi (merhametsiz) olmaz, cefa sana neden gerekli olsun? Senin gibi nazlı, latif güzele nazlı, latif işler uygundur, Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım. Nazar kılmazsan ehl-i derd gözden akıdan şeyle Yamanlıkdır işin uşşak ile yahşi midir böyle? Gel Allah’ı seversen bendene cevr etme lûtf eyle Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım. Dertlilerin gözlerinden akıttıkları gözyaşlarına bakmıyorsun, aldırmıyorsun. İşin âşıklara kötülük etmek, böyle (davranmak) güzel mi? Gel, Allah'ı seversen, kuluna eziyet etme, lütfeyle. Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım. Fuzûlî şîve-i ihsanın ister bir gedâyındır Dirildikçe seg-i kuyun ölende hâk-i payındır Gerek öldür gerek ko hükm hükmün rây rayındır Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım. Fuzûlî senden iyilik dileyen bir dilencidir. Hayatta oldukça kulun köpeğin, öldüğünde de ayağının toprağıdır. İster öldür, ister bırak, dilediğini yap ona. (Bu konuda) karar senin, düşünce senindir. Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım.Fuzuli ( 1483 - 1556 )
NAT-I NEBEVİ
Canımın cânanı sensin yâ Muhammed Mustafa
Derdimin dermanı sensin yâ Muhammed Mustafa
Çıkmadı bahr-i muhabbetten senin gibi güher
İlm ü hikmet kânı sensin yâ Muhammed Mustafa
Cümle âlem ilmine nisbet senin bir katredir
Ma'rifet ummânı sensin yâ Muhammed Mustafa
Nûr-ı zâtındır cihan mir'âtı içre cilveger
Yusufun da ânı sensin yâ Muhammed Mustafa
Kulluğunla iftihâr eyler Nebiyy ü ger Velî
Cümlenin sultânı sensin yâ Muhammed Mustafa
Nûr-ı zâta mazhar-ı tâm olduğunda şüphe yok
HAKKÎ’nın burhânı sensin yâ Muhammed Mustafa
İSMAÎL HAKKI BURSEVÎ
Canımın cânanı sensin yâ Muhammed Mustafa
Derdimin dermanı sensin yâ Muhammed Mustafa
Çıkmadı bahr-i muhabbetten senin gibi güher
İlm ü hikmet kânı sensin yâ Muhammed Mustafa
Cümle âlem ilmine nisbet senin bir katredir
Ma'rifet ummânı sensin yâ Muhammed Mustafa
Nûr-ı zâtındır cihan mir'âtı içre cilveger
Yusufun da ânı sensin yâ Muhammed Mustafa
Kulluğunla iftihâr eyler Nebiyy ü ger Velî
Cümlenin sultânı sensin yâ Muhammed Mustafa
Nûr-ı zâta mazhar-ı tâm olduğunda şüphe yok
HAKKÎ’nın burhânı sensin yâ Muhammed Mustafa
İSMAÎL HAKKI BURSEVÎ
Müminiz amma erbabı hevayız yâ Resûlallah
Aşıkız güya kurbinden cüdayız yâ Resûlallah
Habibisin sen Mevlâ'nın, şefîisin âsıyânın
Günahkârlar dermanısın âsiyiz yâ Resûlallah
İnliyoruz hasretinle, yanıyoruz firkatinle
Muhabbeti ehl-i beyte muhtacız yâ Resûlallah
Hü'dâ nurun sende kodu, Hüdâ'nın sensin mahbubu
Âşıkların yoktur namı, nihanız yâ Resûlallah
Salat ile selâm olsun nurun bizde zahir olsun
Envarınla aydın olsun canımız yâ Resûlallah
Muhibbî'ye müminine şefaatin dü âlemde
Sahibimiz sahib mâye talibiz yâ Resûlallah.
Muhibbi
Aşıkız güya kurbinden cüdayız yâ Resûlallah
Habibisin sen Mevlâ'nın, şefîisin âsıyânın
Günahkârlar dermanısın âsiyiz yâ Resûlallah
İnliyoruz hasretinle, yanıyoruz firkatinle
Muhabbeti ehl-i beyte muhtacız yâ Resûlallah
Hü'dâ nurun sende kodu, Hüdâ'nın sensin mahbubu
Âşıkların yoktur namı, nihanız yâ Resûlallah
Salat ile selâm olsun nurun bizde zahir olsun
Envarınla aydın olsun canımız yâ Resûlallah
Muhibbî'ye müminine şefaatin dü âlemde
Sahibimiz sahib mâye talibiz yâ Resûlallah.
Muhibbi
Yüzün gülzâr-ı cennet gibi solmaz yâ Resûlallah
Cemâlin nakş-ı kudrettir bulunmaz yâ Resûlallah
O sâlik kim değildir reh-nümâ-yı şer’ine perver
Tarîk-i Hak’kı bin yıl gezse bulmaz yâ Resûlallah
Seni cân-ı azizinden ziyâde sevmeyen âşık
Hakikat âleminde âdem olmaz yâ Resûlallah
Dimâğ-ı ehl-i nazma lezzet-i na’t-ı şerifinle
Olur bir neş’e hâsıl kim doyulmaz yâ Resûlallah
Lebîbâ derdimende rûz-i mahşerde meded senden
Günâhı afv olur aslâ sorulmaz yâ Resûlallah
Cemâlin nakş-ı kudrettir bulunmaz yâ Resûlallah
O sâlik kim değildir reh-nümâ-yı şer’ine perver
Tarîk-i Hak’kı bin yıl gezse bulmaz yâ Resûlallah
Seni cân-ı azizinden ziyâde sevmeyen âşık
Hakikat âleminde âdem olmaz yâ Resûlallah
Dimâğ-ı ehl-i nazma lezzet-i na’t-ı şerifinle
Olur bir neş’e hâsıl kim doyulmaz yâ Resûlallah
Lebîbâ derdimende rûz-i mahşerde meded senden
Günâhı afv olur aslâ sorulmaz yâ Resûlallah
Lebîba
GÖRMEZ İSEM CEMÂLİNİ
Görmez isem cemalini
Güzel adın işideyim
İrmez isem visaline
Güzel adın işideyim
Bugün gördüm cemalini
Seyreyleyim kemalini
Kesbeyleyim visalini
Güzel adın işiteyim
Ne dilde kim ola zikrin
İrişe gönüle fikrin
İder daim senin şükrün
Güzel adın işideyim
Güzel adın rehber bize
Aşkın dahi server bize
Cümle adın ezber bize
Güzel adın işideyim
Gönül bulup cilasını
Dahi Hakkın rızasını
Cemalinin safasını
Güzel adın işideyim
Üftadenin budur yolu
Hak yoluna dedi beli
Zikreyleye daim dili
Güzel adın işideyim
ÜFTADE
Görmez isem cemalini
Güzel adın işideyim
İrmez isem visaline
Güzel adın işideyim
Bugün gördüm cemalini
Seyreyleyim kemalini
Kesbeyleyim visalini
Güzel adın işiteyim
Ne dilde kim ola zikrin
İrişe gönüle fikrin
İder daim senin şükrün
Güzel adın işideyim
Güzel adın rehber bize
Aşkın dahi server bize
Cümle adın ezber bize
Güzel adın işideyim
Gönül bulup cilasını
Dahi Hakkın rızasını
Cemalinin safasını
Güzel adın işideyim
Üftadenin budur yolu
Hak yoluna dedi beli
Zikreyleye daim dili
Güzel adın işideyim
ÜFTADE
Yine dil na’atını söyler Muhammed
Yine dil na’atını söyler Muhammed,
Dil ü can mülkünü toylar Muhammed.
Dil ü can mülkünü toylar Muhammed.
Ne kâdirim seni meth etmeye ben,
Kemâhi methi Hakk söyler Muhammed
Kemâhi methi Hakk söyler Muhammed
Sen ol sultân-ı kevneynsin ki mahlûk
Senin medhinde âcizler Muhammed.
Senin medhinde âcizler Muhammed.
Giyip hil’at-ı “levlâk”ı giyip
Düşüptür sâye serviler Muhammed,
Düşüptür sâye serviler Muhammed,
Alır şems-ü kamer nûru yüzünden,
Saçın “vel-leyl”-i yeldalar Muhammed.
Saçın “vel-leyl”-i yeldalar Muhammed.
Kaşındır “Kâb-e kavseyn-i ev-ednâ”,
Dürründen açılır güller Muhammed.
Dürründen açılır güller Muhammed.
Boyun eğmiş durur çeşmine hayrân,
Çemen sahnında sünbüller Muhammed.
Çemen sahnında sünbüller Muhammed.
Leb-i la’l-i dehânın ma’denidir,
Lisânın vahyi Hakk söyler Muhammed.
Lisânın vahyi Hakk söyler Muhammed.
Şu vaktin kim çıkıp gezdin semâyı,
Bulup Hazrette rif’atler Muhammed.
Bulup Hazrette rif’atler Muhammed.
Kamû ervâh-ı peygamber hem melâik,
Seni iclâle geldiler Muhammed.
Seni iclâle geldiler Muhammed.
Seni şâhı âlem kılıp ol anda,
Kamûsu ümmet oldular Muhammed.
Niçün olmayalar ümmet ki Hakk’ın,
Rızâsın sende buldular Muhammed.
Rızâsın sende buldular Muhammed.
Ne noksan ire câhına kılursan,
Niyâzî’ye şefâatler Muhammed.
Niyazi Mısri Hz.
Niyâzî’ye şefâatler Muhammed.
Niyazi Mısri Hz.
2 Eylül 2015 Çarşamba
Eyleyen uşşâkı şeydâ dâimâ
Tal'atındır yâ Resûlallah senin
Derd ile âh etdiren subh ü mesâ
Hasretindir yâ Resâlallah senin
Tal'atındır yâ Resûlallah senin
Derd ile âh etdiren subh ü mesâ
Hasretindir yâ Resâlallah senin
Rûz u şeb kârım benim efgân eden
Nâr-ı hasretle dilim sûzân eden
Dembedem bu gözlerim giryân eden
Firkatindir yâ Resûlallah senin
Nâr-ı hasretle dilim sûzân eden
Dembedem bu gözlerim giryân eden
Firkatindir yâ Resûlallah senin
Enbiyânın sürdüğü zevk u safâ
Evliyânın gördüğü izz ü likâ
Asfiyânın bulduğu rıf'at sehâ
Devletindir yâ Resûlallah senin
Evliyânın gördüğü izz ü likâ
Asfiyânın bulduğu rıf'at sehâ
Devletindir yâ Resûlallah senin
Merhamet kıl ben garîb âvâreye
Mücrimim rahm eyle yüzü kâreye
Şefkat etmek bîkes ü bîçâreye
Âdetindir yâ Resûlallah senin
Mücrimim rahm eyle yüzü kâreye
Şefkat etmek bîkes ü bîçâreye
Âdetindir yâ Resûlallah senin
Ey şefiu'l müznibîn nûr-i Ehad
Bir garîbindir Nasuhî kıl meded
Bâb-ı lutfundan kerem kıl etme red
Ümmetindir yâ Resûlallah senin
Bir garîbindir Nasuhî kıl meded
Bâb-ı lutfundan kerem kıl etme red
Ümmetindir yâ Resûlallah senin
Şeyh Muhammed Nasûhî
Ey mihr-i "lâ yezâl"in mehtâb-ı müstenîri
Envâr-ı Kibriyâ'ya sensin yegâne mazhar
Envâr-ı Kibriyâ'ya sensin yegâne mazhar
Zâtınla zât-ı akdes olmuşdu zarf u mazrûf
Dillerde ism-i pâkin Allah ile berâber
Dillerde ism-i pâkin Allah ile berâber
Sensin nebiyy-i ümmî ârif kemâl-i Hakk'ı
Ârif kemal-i zâtın yalnız Hudâ-yı enver
Ârif kemal-i zâtın yalnız Hudâ-yı enver
Mir'ât-ı Hakk-nümâsın tevhîd ile mücellâ
Kim anda hüsn-i mutlak nûruyla cilve eyler
Kim anda hüsn-i mutlak nûruyla cilve eyler
Uşşâk-ı zârı varken bî-had o Kibriyâ'nın
Mâşûk-ı münferidsin Mevlâ'ya ey Peygamber
Mâşûk-ı münferidsin Mevlâ'ya ey Peygamber
Asr-ı seâdetinde gelmek nasîb olaydı
Görmüş olurdu billah Allah'ı görmeyenler
Görmüş olurdu billah Allah'ı görmeyenler
Hüsnün yanında mehtâb sönmüş çerâğa benzer
Leylâ misâli hûbân pâyinde zıll-i kemter
Leylâ misâli hûbân pâyinde zıll-i kemter
Ey yâr-ı kâinâta şâmil füyûz-i sevdâ
Aşkınla müncelîdir bizzât ilâh-ı ekber
Aşkınla müncelîdir bizzât ilâh-ı ekber
Bin yıl çalışsa âbid ma'bûduna erişmez
Vuslat-serâ-yı Hakk'a aşkın yegâne rehber
Vuslat-serâ-yı Hakk'a aşkın yegâne rehber
Encümle mâh gökde bir levha-i muallâ
Kim "haccetü'l veda"ı ihtâr ederdi manzar
Kim "haccetü'l veda"ı ihtâr ederdi manzar
Nâm-ı bülendin ey yâr menkûş-ı arş-ı izzet
Âyât-ı zü'l-celâlin çepçevre hâle-küster
Âyât-ı zü'l-celâlin çepçevre hâle-küster
Münkirlerin yüzünde nâr-ı cahîm alev-rîz
Vechinde mü'minînin tâbende nûr-i akmer
Vechinde mü'minînin tâbende nûr-i akmer
Vahdet-gehimde her şeb sensin enîs-i rûhum
Tenhâ seninle kalmak bir zevk-i vuslat-âver
Tenhâ seninle kalmak bir zevk-i vuslat-âver
Mi'râcım oldu cânân rüyâda iltifâtın
Lutfet cemâl-i pâkin bîdâr iken de göster
Lutfet cemâl-i pâkin bîdâr iken de göster
Olsam gubâr-i pâyin Mevlâ'ya yol bulurdum
Derdim habîbinin ben pâmâliyim serâser
Derdim habîbinin ben pâmâliyim serâser
Maşûk-ı bî-rakîbin müştâkıyım ki ben de
Pây-i seâdetinden vardır mübârek izler
Pây-i seâdetinden vardır mübârek izler
Ben hâkisar-ı aşkı dûr etme devletinden
Senden budur ilâhî maksûd-i abd-i ahkar
Senden budur ilâhî maksûd-i abd-i ahkar
Boynum bükük yüzümde ağlardı seyyiâtım
Takbîl ederdi pâyin gözyaşlarım mükerrer
Takbîl ederdi pâyin gözyaşlarım mükerrer
Mahbûb-i müctebâsın sultân-ı enbiyâsın
Uşşâka reh-nümâsın sen ey şefî'-i mahşer
Uşşâka reh-nümâsın sen ey şefî'-i mahşer
Sîret ne söyleyim ben meddâhı Kibriyâ'dır
Tavsîfe muktedir mi mehtâbı kirm-i ahter
Tavsîfe muktedir mi mehtâbı kirm-i ahter
Hüseyin Sîret Bey
1 Eylül 2015 Salı
Zâhidâ terk eyle "lâ"yı menzil-i "illâ"ya gel*
Bezm-i hâssü'l hâssa er tâ mecma-i ulyâya gel
Kaldır isneyniyyet örtüsün dem-i yektâya gel
Sûret-i mevhûma bakma Âdem-i ma'nâya gel
Harf libâsı içre pinhân nokta-yı zîbâya gel
Bezm-i hâssü'l hâssa er tâ mecma-i ulyâya gel
Kaldır isneyniyyet örtüsün dem-i yektâya gel
Sûret-i mevhûma bakma Âdem-i ma'nâya gel
Harf libâsı içre pinhân nokta-yı zîbâya gel
Âb-ı sâf-ı vahdet ile doldun ise ey gönül
Cevherin mâhiyetin sen bildin ise ey gönül
Âdemiyyet menzilini buldun ise ey gönül
Tâlib-i sırr-ı Muhammed oldun ise ey gönül
Sidre vü Tûbâ'da kalma âlem-i ednâya gel
Cevherin mâhiyetin sen bildin ise ey gönül
Âdemiyyet menzilini buldun ise ey gönül
Tâlib-i sırr-ı Muhammed oldun ise ey gönül
Sidre vü Tûbâ'da kalma âlem-i ednâya gel
Ayrı gayrıdır deme cânân ile câna sakın
Aldanıp kesretde kalma zâhir-i elvâna sakın
Vahdet-i sırfa eriş gel bakma efsâne sakın
Sırr-ı Hakk'ı ger dilersen gitme yâbâna sakın
Âyet-i insanı oku mazhar-ı kübrâya gel
Aldanıp kesretde kalma zâhir-i elvâna sakın
Vahdet-i sırfa eriş gel bakma efsâne sakın
Sırr-ı Hakk'ı ger dilersen gitme yâbâna sakın
Âyet-i insanı oku mazhar-ı kübrâya gel
Sırr-ı imlâya nazar kıl harf be harf dersin oku
Bu vücûdun mazhariyyetini bil "şegaf" dersin oku
Emr-i Hakk'ı sıdk ile tut "la tehaf" dersin oku
Mekteb-i irfân içinde "men aref" dersin oku
Serserî gezme özün bil ârif ol Mevlâ'ya gel
Bu vücûdun mazhariyyetini bil "şegaf" dersin oku
Emr-i Hakk'ı sıdk ile tut "la tehaf" dersin oku
Mekteb-i irfân içinde "men aref" dersin oku
Serserî gezme özün bil ârif ol Mevlâ'ya gel
Her tecellînin zuhûru masdar-ı Âdem’dedir
Hakk ile hak olmanın hem mazharı Âdem'dedir
“Hilmiyâ” "cenneti adn"in Kevser'i Âdem'dedir
Ey “Sezâî” "küntü kenz"in cevheri Âdem'dedir
Derbeder olma gözün aç "kenzi lâ yefnâ"ya gel
Hakk ile hak olmanın hem mazharı Âdem'dedir
“Hilmiyâ” "cenneti adn"in Kevser'i Âdem'dedir
Ey “Sezâî” "küntü kenz"in cevheri Âdem'dedir
Derbeder olma gözün aç "kenzi lâ yefnâ"ya gel
Hasan Sezâî Hazretlerinin nutkuna Hilmi Dede'nin tahmisidir
Yazdı levh-i kâinâta kilk-i kudret "kâf ü nûn"
Yek nazarda oldu peydâ "külli şey'in yesturûn"
Yek nazarda oldu peydâ "külli şey'in yesturûn"
Kendini kendine mirât etdi eşyâ koydu ad
"Semme vechullah"ı seyretmek içün hep mü'minûn
"Semme vechullah"ı seyretmek içün hep mü'minûn
Her eser oldu müessirden ayân merd-i Hakk
"Küntü kenz"in sırrını fehmetdi andan nâzirûn
"Küntü kenz"in sırrını fehmetdi andan nâzirûn
Gerçi abdiyyetle zâhir oldu Fahrü'l Enbiyâ
Âlem-i kûdsiyyet-i ma'nâda "hattâ dâimûn"
Âlem-i kûdsiyyet-i ma'nâda "hattâ dâimûn"
Kalb-i Âdem’dir tecelligâh-ı Rabbü'l âlemîn
Kim ki vâkıfdır bu sırra oldu "ehl-i fâizûn"
Kim ki vâkıfdır bu sırra oldu "ehl-i fâizûn"
Her mezâhirde sıfât-ı Hakk’ı isbât eyleyen
Oldu bî-şekk cennet-i irfân içinde "hâlidûn"
Oldu bî-şekk cennet-i irfân içinde "hâlidûn"
Nûş idince câm-ı mevti aşk ile Hilmî Dede
Gûş idenler diyeler "innâ ileyhi râciûn"
Gûş idenler diyeler "innâ ileyhi râciûn"
Hilmi Dedebaba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)