2 Ocak 2017 Pazartesi

1.Ey Hazret-i hadi-i sübül Fahr-i Rusül
Ayine-i ihsân-ı ezel mazhar-ı küll
Şâyan değilim gülşen-i na'te ammâ
Eyle kereminden beni güya bülbül

2. Ey mazhar u hem muzhir-i esrâr-ı Alî
İsnâ aşerin hayine serdar Alî
Anlar ki Huseyin u Mûsiy ü Cafer'dir
İki Hasan üç Muhammed ü çâr Alî

3. Ey kâşif-i esrar-i Hudâ Mevlânâ
Sultan-ı fenâ şâh-ı bakaa Mevlânâ
Aşk etmededir Hazretine böyle hitâp
Mevlâ-yı gürûh-ı evliyâ Mevlânâ

4. Ol şair-i kem-yâb benim kim Galib
Mazmunlarımı anlamamak ayıb olmaz
Yektâ güher-i gayb-ı hüviyettir
Gavvas-ı hıret behre-veri gaybolmaz

5. Ne züd ile ne ilm ile müstesnâyız
Hayrân-ı ezel âşık-ı bi-pervayız
Feyz-î nefes-î Pir ile gûyâ oluruz
Her neyse neyiz bende-i Mevlânâ'yız

6. Yakub-ı gamım aşk ile hâk olsam da
Canımdan azîzsin helâk olsam da
Dâmânını mânend-i Züleyhâ tutarım
Ey Yûsuf-ı Sine-çak çak olsam da

7. Şekvâ edip ol dilbere bed-hü diyemem
Ammâ katı dil-nuvâz u dil-cû diyemem
Hercai demek çıkar deyü havfından
Hurşîd desem rûyına karşû diyemem

8. Bir rütbede aldı beni aşk-ı dildar
Mahvaoldu hayâl u nazarından agyâr
Bir yerde bu efkar ile kendim bulamam
Ayîneye baksam görürüm sûret-i yâr

9. Ben zülf-i ziyehten ederim yâre hitâb
Yâr ise verir heman bana cam-ı şerâb
Ol gamze-i şuh mest u dil divâne
Anlamadı gitti ne suâl u ne cevab
(1. Ey kapısı, yolları gösteren Peygamberlerin övüncü, ey ezeli ihsanın aynası, ey ululukların, yüceliklerin hepsine mashar olan senin güzel gül bahçesine layık değilim ama sen, kereminle beni söyleyen bir bülbül haline getir.
2. Ey hem sırlara mazhar olan, ey onları ıhsâr eden Alî; ey onikiler bölüğünün başı, başbuğu Alî. Onlar Hüseyin, Mûsâ, Cafer, iki Hasan üç Muhammed, dörd Ali'dir.
3. Tanrı sırlarını açan Mevlânâ. Ey yokluk sultanı, varlık, ebedîlik padişahı Mevlânâ. Aşk sana şöyle hitap etmelidir: Ey Tanrı dostlarının efendisi Mevlânâ.
4. Ey Galib, ben misli pek az bulunur öyle bir şairim ki mazmunlarımı anlamamak ayıp sayılmaz. Mazmunlarım, hep Tanrı zatının bilinmeyen tek incileridir; akıl dalgıcı, bilinmeyen gizli şeylerden faydalanamaz; onları elde edemez.
5. Ne zahitlikle tekiz, eşsiziz, ne bilgiyle. Ezelden beri hayran, pervasız âşıklarız. Pîr'in nefesinin feyziyle söyleriz; her neysek neyiz; Mevlânâ'nın kuluyuz, kölesiyiz.
6. Toprak olsam da aşkla gam Yakub'uyum; helak olsamda sen, benim canımdan azizsin. Ey Yûsuf-i Sîneçak, yarılıp paramparça da olsam Zelîhâ gibi eteğine sarılırım, eteğini tutarım.
7. Şikâyet ederek o dilbere, o gönül kapan güzele, kötü huylu diyemem; ama çok gönül okşayan, gönül almaya çalışan da diyemem. Hercaî sözü ağzından çıkar diye korkumdan, güneş desem bile, yüzüne karşı söyleyemem.
8. Gönül kapan sevgilinin aşkı, beni benden öylesine aldı ki yabancılar, aşktan anlamayanlar bile hayalimden de mahvoldu gitti, gözümden de. Bu düşüncelerle kendimi hiçbir yerde bulamam; aynaya bile baksam sevgilinin yüzünü görürüm.
9. Ben sevgiliye siyah saçlarından bahsederim; sevgili ise bana, hemen şarab kadehini sunar. O güzel bakış sarhoş, gönül ise deli divanedir. Hâsılı sual de anlaşılmadı gitti, cevap da. )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder