2 Eylül 2015 Çarşamba

Eyleyen uşşâkı şeydâ dâimâ
Tal'atındır yâ Resûlallah senin
Derd ile âh etdiren subh ü mesâ
Hasretindir yâ Resâlallah senin
Rûz u şeb kârım benim efgân eden
Nâr-ı hasretle dilim sûzân eden
Dembedem bu gözlerim giryân eden
Firkatindir yâ Resûlallah senin
Enbiyânın sürdüğü zevk u safâ
Evliyânın gördüğü izz ü likâ
Asfiyânın bulduğu rıf'at sehâ
Devletindir yâ Resûlallah senin
Merhamet kıl ben garîb âvâreye
Mücrimim rahm eyle yüzü kâreye
Şefkat etmek bîkes ü bîçâreye
Âdetindir yâ Resûlallah senin
Ey şefiu'l müznibîn nûr-i Ehad
Bir garîbindir Nasuhî kıl meded
Bâb-ı lutfundan kerem kıl etme red
Ümmetindir yâ Resûlallah senin

Şeyh Muhammed Nasûhî 
Ey mihr-i "lâ yezâl"in mehtâb-ı müstenîri
Envâr-ı Kibriyâ'ya sensin yegâne mazhar
Zâtınla zât-ı akdes olmuşdu zarf u mazrûf
Dillerde ism-i pâkin Allah ile berâber
Sensin nebiyy-i ümmî ârif kemâl-i Hakk'ı
Ârif kemal-i zâtın yalnız Hudâ-yı enver
Mir'ât-ı Hakk-nümâsın tevhîd ile mücellâ
Kim anda hüsn-i mutlak nûruyla cilve eyler
Uşşâk-ı zârı varken bî-had o Kibriyâ'nın
Mâşûk-ı münferidsin Mevlâ'ya ey Peygamber
Asr-ı seâdetinde gelmek nasîb olaydı
Görmüş olurdu billah Allah'ı görmeyenler
Hüsnün yanında mehtâb sönmüş çerâğa benzer
Leylâ misâli hûbân pâyinde zıll-i kemter
Ey yâr-ı kâinâta şâmil füyûz-i sevdâ
Aşkınla müncelîdir bizzât ilâh-ı ekber
Bin yıl çalışsa âbid ma'bûduna erişmez
Vuslat-serâ-yı Hakk'a aşkın yegâne rehber
Encümle mâh gökde bir levha-i muallâ
Kim "haccetü'l veda"ı ihtâr ederdi manzar
Nâm-ı bülendin ey yâr menkûş-ı arş-ı izzet
Âyât-ı zü'l-celâlin çepçevre hâle-küster
Münkirlerin yüzünde nâr-ı cahîm alev-rîz
Vechinde mü'minînin tâbende nûr-i akmer
Vahdet-gehimde her şeb sensin enîs-i rûhum
Tenhâ seninle kalmak bir zevk-i vuslat-âver
Mi'râcım oldu cânân rüyâda iltifâtın
Lutfet cemâl-i pâkin bîdâr iken de göster
Olsam gubâr-i pâyin Mevlâ'ya yol bulurdum
Derdim habîbinin ben pâmâliyim serâser
Maşûk-ı bî-rakîbin müştâkıyım ki ben de
Pây-i seâdetinden vardır mübârek izler
Ben hâkisar-ı aşkı dûr etme devletinden
Senden budur ilâhî maksûd-i abd-i ahkar
Boynum bükük yüzümde ağlardı seyyiâtım
Takbîl ederdi pâyin gözyaşlarım mükerrer
Mahbûb-i müctebâsın sultân-ı enbiyâsın
Uşşâka reh-nümâsın sen ey şefî'-i mahşer
Sîret ne söyleyim ben meddâhı Kibriyâ'dır
Tavsîfe muktedir mi mehtâbı kirm-i ahter
Hüseyin Sîret Bey

1 Eylül 2015 Salı

Zâhidâ terk eyle "lâ"yı menzil-i "illâ"ya gel*
Bezm-i hâssü'l hâssa er tâ mecma-i ulyâya gel
Kaldır isneyniyyet örtüsün dem-i yektâya gel
Sûret-i mevhûma bakma Âdem-i ma'nâya gel
Harf libâsı içre pinhân nokta-yı zîbâya gel
Âb-ı sâf-ı vahdet ile doldun ise ey gönül
Cevherin mâhiyetin sen bildin ise ey gönül
Âdemiyyet menzilini buldun ise ey gönül
Tâlib-i sırr-ı Muhammed oldun ise ey gönül
Sidre vü Tûbâ'da kalma âlem-i ednâya gel
Ayrı gayrıdır deme cânân ile câna sakın
Aldanıp kesretde kalma zâhir-i elvâna sakın
Vahdet-i sırfa eriş gel bakma efsâne sakın
Sırr-ı Hakk'ı ger dilersen gitme yâbâna sakın
Âyet-i insanı oku mazhar-ı kübrâya gel
Sırr-ı imlâya nazar kıl harf be harf dersin oku
Bu vücûdun mazhariyyetini bil "şegaf" dersin oku
Emr-i Hakk'ı sıdk ile tut "la tehaf" dersin oku
Mekteb-i irfân içinde "men aref" dersin oku
Serserî gezme özün bil ârif ol Mevlâ'ya gel
Her tecellînin zuhûru masdar-ı Âdem’dedir
Hakk ile hak olmanın hem mazharı Âdem'dedir
“Hilmiyâ” "cenneti adn"in Kevser'i Âdem'dedir
Ey “Sezâî” "küntü kenz"in cevheri Âdem'dedir
Derbeder olma gözün aç "kenzi lâ yefnâ"ya gel

Hasan Sezâî Hazretlerinin nutkuna Hilmi Dede'nin tahmisidir
Yazdı levh-i kâinâta kilk-i kudret "kâf ü nûn"
Yek nazarda oldu peydâ "külli şey'in yesturûn"
Kendini kendine mirât etdi eşyâ koydu ad
"Semme vechullah"ı seyretmek içün hep mü'minûn
Her eser oldu müessirden ayân merd-i Hakk
"Küntü kenz"in sırrını fehmetdi andan nâzirûn
Gerçi abdiyyetle zâhir oldu Fahrü'l Enbiyâ
Âlem-i kûdsiyyet-i ma'nâda "hattâ dâimûn"
Kalb-i Âdem’dir tecelligâh-ı Rabbü'l âlemîn
Kim ki vâkıfdır bu sırra oldu "ehl-i fâizûn"
Her mezâhirde sıfât-ı Hakk’ı isbât eyleyen
Oldu bî-şekk cennet-i irfân içinde "hâlidûn"
Nûş idince câm-ı mevti aşk ile Hilmî Dede
Gûş idenler diyeler "innâ ileyhi râciûn"

Hilmi Dedebaba
Yalan dünya yalan dünya
Aklı baştan alan dünya
Kasdedip halkın özüne
Toprak doldurup gözüne
Ehl-i gafletin yüzüne
Gülen dünya değil misin
Kimini hırsa kaptıran
Kimin ölmeden öldüren
Yalan dünya değil misin
İşin gücün daim yalan
Çok kişiden arta kalan
Yedi kez boşalıp dolan
Yalan dünya değil misin
Kiminin haddin bildiren
Yerden yere çalan dünya değil misin
Kimini mecnun gezdiren
Kimin canından bezdiren
Kimine aşkı sezdiren
Ateşlere salan dünya değil misin
Mümine iman aratan
Dertliye derman aratan
Aşıka can aratan
Herşeyi bilen dünya değil misin
Arifin bağrını yakan
Nefisleri körükleyen
Bataklığa sürükleyen
Derd üstüne derd ekleyen
Dünya değil misin
Kiminin yavrusunu anadan ayıran
Kimini zari zari inleten
Dünya değilmisin
Aşık Yunus sür sefayı
Sür sefayı çek cefayı
Ol Muhammed Mustafa’yı
Alan dünya değil misin

Yunus Emre